BİZİM TOPRAKLARIN ÇOCUĞU KARACOĞLAN!

  • Yazdır

BİZİM TOPRAKLARIN ÇOCUĞU KARACOĞLAN!

Karacaoğlan’ın Taşeli topraklarında yaşadığını yöremizin yetiştirdiği şairlerden Mehmet Çınarlı, Mehmet Zeki Akdağ, Ahmet Tufan Şentürk hep yazdılar. Mustafa Ertaş da Karacoğlan üzerine bir kitap yazdı “ Toroslarda Doğan Güneş “diye . bu kitapta Sayın Ertaş, Karacoğlan’ın bizim yörede yaşadığını belgelerle 45 yıldır anlatmaya çalışır.

Sarıveliler Belediyesi tarafından düzenlenen ve benim de koordinatörlüğünü yaptığım yöre şairlerini anma etkinliğinde Sarıveliler merkezde 29 Haziran 2013’te Karacaoğlan enine boyuna konuşuldu, her ne kadar Karacoğlan’ın Orta Toroslarda yaşadığı söylense de bizim topraklarımızda, Barçın Yaylası’nda eğleştiği göç yollarımızı kullandığı günümüzde yaşayan halk tarafından da bilinmektedir.

16 Şubat 2014 Pazar günü İstanbul’daki  ERÇEV genel kurul toplantısında Sarıveliler Belediye Başkanı Sayın Hayri Samur’un Karacaoğlan’ın mezarının eski Pazar yerindeki ( Başdere Pazarı’nın  bulunduğu yer ) Ulu camii haziresinde (1) bulunduğunu ve mezar taşlarının koruma altına alındığını ve Mustafa Ertaş tarafından çekilen fotoğraflardan mezar taşının Karacoğlan’a ait olduğu  Prof..Dr. Mehmet Akgül tarafından fark edilerek Başkan’a bildirildiği ve bir bilim heyeti tarafından yapılan incelemenin önemli bir günde açıklanacağını söylemesi genel kurul üyelerini bayağı heyecanlandırdı.

Karacoğlan’ın büyüklüğü günümüze kadar ( Türk dili ve edebiyatı, sosyolojik ve psikolojik boyutu ve ekonomik yönü ) yeteri ölçüde analiz edilip değerlendirilmemiştir. O, başlı başına göçerlerde/yörüklerde yazı hayatının olmadığı dönemlerde dilden dile arı duru Türkçeyi kullanarak göçebe hâlinde yaşayan halkımızın, duygularını, düşüncelerini, özgür bir biçimde hiç sansürsüz ayan beyan (açık seçik ) dile getiren bir halk ozanıdır. Bizim yaylaları çok iyi bilen ve yörede uzun müddet öğretmenlik yapan ve yöre Türkçesine ( ağzına ) hâkim olan, Büyükkarapınarlı Hâkim Mehmet Emin Öztaş ile aşağıdaki şiiri değerlendirirken “Kim bilir Karacoğlan bizim Kalabalı’dan (2 ) kaç defa geçmiştir.”  diye iç geçirmiştir.

“Niye böyle dargın dargın bakarsın

Sen beni sözümde durmaz mı sandın

Hatırın hoş olsun birin bin olsun

Ettiğin yanına kalmaz mı sandın

Hâldan bilenlere hayran olurum

Gönülden sevene kurban olurum

Sen birini bulmuşsun ben de bulurum

Güzeller güzeli bulmaz mı sandın

Yavrunun yaylası sulaklı otlu

Söyle kömür gözlüm dilleri tatlı

Bir yanı ekinli bir yanı otlu

Bu dünyadan murâd almaz mı sandın (3 ) “

Üç kıtasını aldığım bu koşmanın söz ve söz gruplarına baktığımız zaman “ dargın dargın bakmak, ben beni, sözünde durmak, sanmak, ettiğin yanına kalmaz, hâldan bilenler, yaylanın sulaklı otlu olması, bir yanı ekinli, bir yanı otlu, “ söz ve söz gruplarının bizim yörede sıkça söylenen bir üslûp olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan;

“hatırın hoş olsun, birin bin olsun, murad almak, kömür gözlüm” gibi sözcük grupları da Karacaoğlan’ın gezip dolaştığı Orta Toroslardaki diğer obaların ağzından etkilendiği görülür.

Karacaoğlan ile ilgili olarak “KARACAOĞLAN “ adlı büyük bir emek ve araştırma mahsulü kitabında Sivaslı yazar, araştırmacı, gazeteci Ahmet Özdemir, Karacoğlan’ın Sarıveliler çevresinde deki oba ve yaylalarda gezip dolaştığını kitabının muhtelif yerlerinde vurgular.

Aynı yazar;

“ Burcu burcu kokar durur

Mut’un gülleri gülleri

Bülbül gibi şakır durur

Tatlı dilleri dilleri derken”, ( 4)

Karacoğlan’ın bizim yöremizde, bizim içimizdeki obalarda yaşayan göçerlerden olduğunu doğrular niteliktedir. Onun mekânı yazın Ermenek (Ermenek, Sarıveliler, Başyayla )’in yaylalarıdır. Sonbaharda kışa doğru ise sahile (seyile ) obaları ile inerler, Bu iniş yolları yerine göre güneydoğuda Mut, Gülnar, güneybatıda  Anamur.Gazipaşa sahilleridir. Öyle anlaşılıyor ki büyük halk ozanı Karacoğlan tek bir obaya bağımlı kalmaz, oba oba  elinde saz gezer durur, nerede bir güzel görse alır sazı eline, başlar güzeli  anlatmaya, yine bir dörtlüğünde;

    “ Barcın Yaylası’nda üç güzel gördüm

Birbirinden üstün şivga fidandır

Aklım şaştı garip belim büküldü

Kaşları hilâl gözleri âhû cerandır. (5 )

Karacoğlan’ın bu söyleminde kullandığı “şıvga, ahû ceran “ gibi sözcükler bizim yöreye yabancı sözcüklerdir. Ama dörtlüğe damgasını vuran ise “Barçın Yaylası’dır”, yine koşmanın son dörtlüğünde;

“ Karac’oğlan der ki bu yer neresi

Altınoluk Pınarbaşı yöresi

İnce bel de saçlarının turası

Böyle selvi endam akla ziyandır.”

Dörtlüğündeki “Altınoluk ve Pınarbaşı” Ahmet Özdemir’e göre Ermenek, Sarıveliler civarında Orta Torosların yaylalarından biri.(6)

Yine başka bir şiirinden iki dörtlüğe bakalım:

“ Ala gözlerini sevdiğim dilber

Gel kara zülfüne kurban olayım

Ak memeler domur domur terlemiş

Sil kara zülfüne kurban olayım

Kutnu zıbın geyme dedim giydin mi

El sözüne uyma dedim uydun mu

Seni bana vermediler duydun mu

Bil kara zülfüne kurban kullar olayım”

Bu iki dörtlükteki anlatım, bize Karacoğlan’ın Türkçeyi kullanmadaki üstün yeteneğini, özgür, bağımsız ve müstehcenliğe meydan okuyan  korkusuz ifade zenginliğini görüyoruz.

Diğer yandan şiirlerine bakıldığında her karşı cinsten gördüğü kimse onun için güzeldir. Onun sazında sözünde bayanların çirkini yoktur, illa ki her rastladığı bir kızın güzel bir yanını görmesi onun hayata iyimse baktığının gösterir. Onun için her kız güzeldir, kullandığı sıfatlar zekice ve çapkıncadır.

Yukarıdaki ilk dörtlükte geçen “Ak memeler domur domur terlemiş”,  ifadesi Türkçeyi kullanmadaki gücünün ne kadar ileri düzeyde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Yine ikinci dörtlükteki “Kutnu zıbın giyme dedim giydin mi ?” dizesindeki “kutnu, zıbın” bizim yörelere özgü kılık kıyafet adlarıdır.

Öyle görülüyor ki güçlü bir bilimsel çalışma ile Türk dilinin büyük hizmetkârı, Toros dağlarındaki çocukların ilk aşk duygularını dile getirmesinde söylediği şiirlerin bir araç olarak hafızalarda, belleklerde kalarak nesilden nesile aktarılarak duyguları anlatmada tercüman/aracı olan Karacoğlan, mezarının Başdere Pazarı’ındaki Ulu Cami haziresinde bulunması ile gerçek hemşehrileri ile buluşmuş olacaktır. Bu vesile ile ondan 200 yıl sonra Sarıveliler’de yaşayan Fil Ahmet’in Ahmet Tufan’ın ve diğer yöre şairlerinden Sami Tunca’nın Mehmet Çınarlı’nın da Karacoğlan mezarının Sarıveliler’de (Başdere’de)  bulunması ile ruhu şad olacaktır.

Büyük dil ustası, Türkçenin büyük emekçisi, kelime varlığımızın bitmez tükenmez silinmeyen hafızası/belleği dâhi ozan/halk şairi  Karacoğlan’ın önemini bilen ve Taşeli’ne  bilimsel olarak kazandırmayı hedefleyen  Sarıveliler Belediye Başkanı Sayın Hayri

SAMUR’u bu gayretlerinden dolayı kutlarız. 01.03.2014. Hasan ŞİMŞEK

1) hazire: Cami yanında etrafı çevrili korunaklı mezarlık.

      2) kalabalı: Büyükkarapınar yaylasında üzerinden kestirme Karaman/Gazipaşa-Alanya kervan yolu (eski ) yolu geçen bir semtin adı.

3) Özdemir, Ahmet, Karacaoğlan, Tarsus Belediyesi Kültür Yayınları,2.baskı,2012,İst.

4) a.g.e.s.147

5) a.g.e.s. 364

6) a.g.e.s. 367