KÖMÜR OCAKLARI AÇILMALI MI?
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Cuma, 14 Kasım 2014 00:00
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1885
KÖMÜR OCAKLARI AÇILMALI MI?
On sekiz işçinin hayatının son bulduğu bu olaydan sonra bazı insanlarımız kesinlikle kömür ocaklarının kapatılmasında yana düşüncelerini ifade etmektedirler. Şüphesiz onların ocaklar kapansın demeleri ile ocaklar kapatılmaz.
Bazıları ocaklarda 1500 işçinin çalıştığından söz ederek ortalama 4 aile hesabı 6000 kişinin ocakların çalışması ile doğrudan ekonomik bir bağı olduğunu düşünüyorlar.
Öncelikle Ermenek Kömür Havzası’ndaki ocakların tamamında çalışan işçi sayısı bizim sağlam kaynaklardan aldığımız bilgiye göre 1500 değil 1150 civarında bir işçidir. 1150 kişi ve ocakları işletenler ve aileleri ile bu rakam yine 5-6 bini bulur. Ermenek nüfusuna göre çok yüksek bir rakamdır. Bu ocaklarda çalışan işçiler, patronları gibi kazandıkları parayı yukarılara taşımadığına göre bu para Ermenek esnafına gitmektedir. Eylül 2014 öncesi hesaba göre her ay ortalama Taşeli Yöresi’ne giren 1 milyon 50 bin TL artık akmıyor. Son yıllarda ocaklardan Hürriyet gazetesinin yazdığına göre 170-180 bin ton kömürün üretildiği bilgisi var. Bu kömürün çevre il ve ilçelere taşınması nakliyesi ortalama kaba bir hesapla yılda 7 bin, 7 bin beş yüz kamyon seferi demektir. Üretilen kömürün yarısın ocak sahipleri taşıdığı ifade edilse de Ermenek Nakliyecileri yine yıllık bazda 4000 bin sefer yaparak ekmek yedikleri bilgisi var. Yaklaşık beş aydır üretim yapılmadığından kamyonlar işsiz durumda. Kömür ocaklarının işletmeye açılması nakliyatçılar için de önemli bir iş alanı.
Bu güne kadar yapılanlar, yaşananlar bize gösteriyor ki kömür ocakların işletenler çuvallar dolusu para kazandılar. Bu paraların bir kısmını sağda solda eğlence mekânlarında çarçur etseler de önemli kişisel yatırımları var.
Geçmiş yıllarda, Ermenek vergi rekortmenleri yayınlanırken birinci, ikinci, üçüncü sırda eczacılar, 4. vergi rekortmen sıralamasında ise eczacıların defterlerini tutan mali müşavir geliyordu. Bu çarpıklık yıllarca sürdü, Ermenek basınını takip edenler bunu bilir.
Ermenek medyasının ( dostlarım bana darılmasın, kızmasın) ocağın altında kalan işçilerin aile bireyleri ile ilgili bir söyleşisini ve onların acılarını paylaşan bir haberlerine ulusal basın kadar ilgi göstermekten kaçındılar. Mağdur aileler ile ilgili haberleri ayrıntılı olarak vermeleri gerekirken veremediler. Çünkü yerel medyaya karışı da bir sermaye baskısı olduğu biliniyor.
301 işçinin ölümü ile ilgili Soma Faciasından sonra hemşehrimiz HAK-İŞ başkanı Sayın Mahmut Arslan’ın, ocakların işleyişi ve olayla ilgili konuşmasını tesadüfen izledim. DİSK başkanının dahi söyleyemeyeceği radikal sözler sarf etmişti. Nedense Ermenek’teki Ocak Faciası’nda bir söylemini ve demecin duymadık, görmedik. Olay, doğum yerine 5 km uzaklıkta bir alanda meydana geldiği hâlde. Kendisi bir sendika lideri, boş bir adam değil, onun söyleyeceği her söz önem taşır. Eskilerin deyim ile “Söz gümüşse, sükût altındır.” anlayışı ile hareket ettiği görülüyor. Hâlbuki linyit ocaklarındaki işletme şartlarını ve iş güvenliği konusundaki düşüncelerini oraya gittiğinde ulusal medyaya açıklamalıydı.
Ermenek medyasının tavrı ve Mahmut Arslan’ın tutumu doğrudan konumuz ile ilgili olmasa da oradaki işçilere sahip çıkma, iş verenlerin davranışlarını düzeltme adına önemli şeyler olarak görüyoruz. Susmak, sessizliğe bürünmek yerine eleştirel bakışla görüşleri açıklamak aksaklıkları düzeltme adına uyarıcı mesajlar değil mi?
Ocakların kapatılıp kapatılmaması konusu bizim ve kömür ocağı ruhsat sahiplerinin iradesi dışında gerçekleşecek olan bir olaydır. Hükümet kararı ve devlet politikası olarak belirlenecek. Geçmiş yazılarımda da belirttiğim gibi Başbakanımız Sayın Davutoğlu’nun belirttiği gibi 6 Kasım 2014 Perşembe günü açıklanan dönüşüm programının 4. ve 5. maddesine göre “Enerji üretiminde yerli kaynak payının kömürde % 35’e çıkacağı hedefi var. Bu da dönüşüm programının 5. maddesine göre “Linyit kaynaklarını azami şekilde ekonomiye kazandırmakla… “ sağlanacağı şeklinde.
Sonuç olarak, büyük oranda elektrik üretiminde kullandığımız doğal gaz ve petrole çok döviz ödemekteyiz. Ekonominin yumuşak karnı olan cari açığı azaltma adına doğalgaz ve petroldeki elektrik üretimin azaltıp linyite yönelik ciddi bir eğilim olacağından Ermenek’teki ocakların kapatılmayacağını ve işletileceği şeklinde bir hükümet politikası var. Bu nedenle ocakların iş güvenliği açısından düzenlenmesi sağlandıktan sonra çalışmaya devam edeceği düşüncesindeyiz. Temennimiz, hiç olmazsa bundan sonraki dönemde, işverenlerin ve işçilerimizin güven ortamı içinde çalışması, kimsenin mağdur edilmemesidir. 14.11.2014. Hasan ŞİMŞEK