ORMANCILAR TOROSLARDA KEÇİLERİ BİTİRDİ Mİ?
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Salı, 01 Kasım 2011 00:00
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2016
ORMANCILAR TOROSLARDA KEÇİLERİ BİTİRDİ Mİ?
Bilerek ya da bilmeyerek herkes özellikle orman memurları bizim Taşeli’nin simgesi olan “kıl keçilere” oldum olası düşmanlar. Bu düşmanlık nereden geliyor bilinmez? Bilinen bu keçilerin ormana zarar verdiği ve ormanı yeyip bitirdiği ve yok ettiği şeklindeki söylemlerdir.
Ben bir bilen olarak on altı yaşına kadar yazda ve kışta bu hayvanlarla iç içe yaşadım. Çobanlık yaptım. Onların en aç olabilecekleri kar ile örtülü kış günlerinde dağlarda beraber dolaştık, Yöreye özgü, meşe, tesbi, piynar, meşe…gibi çalıların uçlarını koparıp yediklerini, gevelediklerini gördük. Zaten açlıklarını bastırmaları için o soğuk kış günlerinde hayvanlar dağa salınırdı. Ama ve ama hiçbir keçinin çam dalını ve tepe sürgününü yediğini görmedim, yaşamadım. Keçiler çam yaprağını yemezler. Keçilerin de yemediği bitkiler vardır. Onlardan biri de çam sürgünü ve yaprağıdır. Tıpkı sütleğen çalısı gibi çam fidanı ve çamın dallarındaki yaprakları da keçiler tarafından sevilmeyen bitkilerdir. Toroslarda, keçi açlığından geberse de çam dalını yemez ve çama zarar vermez. Keçilerin ormana zarar verdiği bir ön yargının ürünüdür. Ormancıların keçilere olan hasmane tutumları bu hayvanların yaşam tarzını ve beslenme biçimini bilmeme, tanımamalarından ve önyargılarından kaynaklanmaktadır. Keçi acıkınca her şeyi yer, uzanamadığı yetişemediği bitkilerin dallarını ayağı ile ustaca eğerek yapraklarını yer ve beslenir ama çam yaprağını sevmediğinden yemez. Böyle bir genelden yavaş yavaş özele gelelim:
Bizim Taşeli Yöresi’nde orman olmayan, orman vasfını yitirmiş ( Bunu bile demek yanlış olur. ) yerler, kırlar, ketirler, goyaklar, asla büyük ağaçların bulunmadığı ya da çamların hiç mi hiç büyümediği yerler ve yüksek yaylalar vardır. Buraların orman ile hiçbir bağlantısı yoktur. Tek tük ağaçlar olsa bile bunların büyüyüp yetişmesi için on yıllar değil asırlar gerekir. Örneğin Bizim Büyükkarapınar koruluğundaki ağaçlar 50 yıl önce hangi büyüklükte ise bugün de hemen hemen aynı büyüklüktedir. Bu koruluğun içinde davarların serbestçe dolaşması ve beslenmesi ağaçlar kesinlikle zarar vermez. Kaldı ki korulukların ötesinde meralar vea kırsal alanlar vardır. Buralarda hiç mi hiç ağaç yoktur. Öyle olduğu halde meraları, ketirleri davarlara yasaklamak hayvanların yaşam alanını daraltmak çobanların işlevlerini yok etmek ve işi bilmemek demektir.
Öncelikle yöremizdeki yöneticiler şuna karar vermek durumundadır: Eğri büğrü bir orman ağacı 100-150 yılda yetişir. Kerestelik olması olası değildir, örnekleri yörede çok var. Bu ağacın ekonomik getirisi ile iki üç yılda yetişip geriye dönüşümü olan davarların ekonomik getirisini hesap etmek durumundadırlar.
Diğer yandan keçi koyun demek, et demek, süt demek, peynir demek, kısaca besin demek, gübre demek, doğallık demek, doğadaki diğer yaban hayatına yaşam alanı sağlama demektir.
Sonuç olarak , Toroslarda çobanlar ve keçiler Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın acemi elemanlarının iradesine bırakılamayacak kadar önem arz eder. Yörede hayvan varlığının korunup geliştirilmesi hayati derecede önem arz eder. Hayvan ürünleri ile beslenmeyen bir çocuğun okuldaki başarısı ve Türkiye genelindeki sıralaması sonlarda olacaktır. Kalsiyum yetersizilği nedeni ile daha 40-50 yaşlarında elinde değnek kamburu çıkan anne ve babaları sokaklarda, cami avlularında görmek istemiyorsak yöredeki çobanlara destek vereceğiz ve evlerimizin avlularında üç beş koyun ve keçi beslenmesine hoşgörü ile yaklaşacağız. 6111 sayılı yasa ile “ uygun görülen ormanlarda hayvan otlatılabilinecek” tir.
Taşeli Yöresi’nin kaymakamlarını, belediye başkanlarını, muhtarlarını, basın mensuplarını, aydınlarını, yazarlarını yasalar çerçevesinde “çobanları desteklemeye” çağırıyorum. Çobanlara oyl göstermelerini ve yaşam alanlarını genişletmelerini diliyorum.
Karadağ’da yaban keçisi ve koyunu sun’i olarak yaşatmak ve beslemek adına hava yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığının acemi görevlileri Toroslarda tarih boyu var olan “kıl keçileri” ve onları güden cefakâr çobanları rahat bıraksalar doğa adına daha düzgün iş yapmış olurlar.
Şu Kurban Bayarımı arifesinde bizi ithal mallara ve yöre dışı kurbanlık mallara muhtaç eden zihiniyetin yavaş yavaş değişmesi için, yöredeki hayvan varlığını çoğaltma adına 6111 sayılı yasa çerçevesinde “ kıl keçilerin “ yaşaması ve çoğalması için mücadele edelim. Çobanların işlerini kolaylaştıralım ve onlara destek verelim. 01.11.2011. Hasan ŞİMŞEK