RUSYA’NIN GÜÇ GÖSTERİSİ
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Salı, 15 Aralık 2015 11:21
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 3059
RUSYA’NIN GÜÇ GÖSTERİSİ
Rusya geçen yıllarda, önce Baltık ülkelerinde sonra Ukrayna’ da ciddi anlamda kazanımlar elde etti. AB ve ABD, Rusya’nın bu yayılmacı politikalarını engelleme amaçlı olarak Rusya’ya ambargo uyguladı, Türkiye komşum ve stratejik ortağım diye Batı’nın uyguladığı ambargoya katılmadı ve Rusya ile ilişkilerini normal bir seyirde sürdürdü.
Rusya ile ilişkiler, Türkiye’nin 24 Kasımda Rus SU- 24 savaş uçağını Suriye sınırında, sınır ihlali yaptığından dolayı düşürmesi ile iki ülke arasındaki ipleri koptu. Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin son açıklamasında “Bir kez daha tekrarlıyorum. Dost hatta müttefikimiz saydığımız, teröre karşı birlikte savaşmayı düşündüğümüz Türkiye yönetiminden haince sırtımızdan vurulduk.” ifadesini kullandı.
Türkiye tarih boyunca Rusya ile ilişkilerini iyi tutmaya çalıştığı hâlde, Batı’nın ve Rusya’nın yayılmacı politikası dostluk ve komşuluk ilişkilerine hep darbe vurmuştur. Rusya’nın kuzeyinde onu tehdit edecek bir silahlı güç yok, Rus Çarları sürekli olarak sıcak denizlere inmeyi fırsat bilip kollamışlardır. Kırım’ın bizde olduğu dönemde, Karadeniz donanması oluşmadan Rus donanması Baltık denizinden dolaşarak Akdeniz’e geldi. Mora’da Rumları isyana teşvik etti ve İzmir/Çeşme’ye gelerek Osmanlı donanmasını yaktı (1770 ). Balkanlarda, Karadeniz’in kuzeyinde Kırım’da, Doğuda Kafkasya ‘da sürekli Osmanlı devletinin egemen olduğu topraklarda kazanımlar elde etmek için o yöre halklarını Osmanlı’ya karşı kışkırttı ve isyana teşvik etti, peşinden de kendisi oralarda egemenliğini sağlayarak emperyalist bir güç hâline geldi. 1877- 1878 Osmanlı Rus Savaşı, Balkan ülkelerini isyana teşvik, doğuda Ermenilere bağımsız devlet sözü verme, Kars, Ardahan Batum’u işgal ve Batı’ da Çatalca’ya kadar gelme ve Ayastefanos ( Yeşilköy ) Antlaşması (1878 ). Balkanlarda ve Kafkaslara büyük toprak kaybımızın en büyük nedeni Rus Çarlarının emperyalist politikalarıdır.
Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Doğuda Rus işgalleri ve Ermenileri ayaklandırma ve teşvik, Rusya’da yapılan Bolşevik İhtilali ( 1917 ) ile Rusya’nın kendi içine dönmesi ve Kars ve Ardahan’ın geri alınması Kars –Gümrü ve nihayet 1921 ‘de yapılan Moskova antlaşmaları ve doğu sınırlarının çizilmesi.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Kars, Ardahan ve Boğazlarda egemen olma talebi ve Türkiye’nin bu nedenle NATO’ya girmesi ve kendin güvenceye alma düşüncesi.,akabinde Soğuk Savaş Dönemi ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Bağımsız Devletler Topluluğu adını alması ve günümüzde batısına doğusuna güneyine saldıran ve alan genişlemesi sevdalısı bir Rusya Federasyonu ve onun lideri Vladimir Putin!
Dünya kamuoyu tarafında şımartılan ve olduğundan fazla yüceltilen, komşu haklarına ve hukukuna saygılı olmayan, kaba kuvvet yöntemi ile komşu topraklarını işgal eden eski Rusya’nın günümüzdeki emperyalist, yayılmacı politikalarını acımasız bir şekilde uygulayan Putin’e 21.yy son ÇAR’ı da denilebilir.
Rus Devlet Başkanı ve diğer yöneticileri, 24 Kasım itibarı ile Türkiye’ye ciddi anlamda ekonomik bir savaş açmıştır.
Hani Rusya bizim stratejik ortağımızdı. İsmet Paşa Kıbrıs olayları sırasında Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale edemeyeceği şeklinde, ABD Başkanı Johnson’un yazdığı mektup sonrası “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır.” diyerek tepkisini ortay koymuştu. Yine İnönü’nün 1960’lı yıllarda Kıbrıs ile ilgili olaylar esnasında “Büyük devletlerle dostluklar kurmak ayı ile yatağa girmeye benzer.” İfadesini kullanarak dış politikada güçlü devletlerle olan ilişkilerin zorluğuna dikkati çekmişti.
Rusya düne kadar bizim stratejik ortağımızdı, bugün kuzeyimizde Kırım ve Ukrayna’da, doğuda Ermenistan ile güneyimizde Suriye’de bizi çember altına almaya çalışıyor. Bizim yaşam alanımız daraltıp kendi yaşam alanını genişletmeye çalışıyorlar.
Hatay’ın güneyinde Suriye toprakları üzerinde DAEŞ’i de bahane ederek Tartus kentinde deniz ve Lazkiye yakınlarında Himeymim hava üssü kurarak Akdeniz’e yerleşme ve karada ve denizde bizi çember içine alması tarihin derinliklerinden gelen emelleridir.
Yapmamız gereken her ne kadar Rus yöneticileri çıldırsa da Rus halkı ile dostluk içinde kalmaya çalışmayı önemsemeliyiz.
Bu kötü günlerde, Batı ülkelerinin durumdan istifade ederek Türkiye’den bir şeyler koparmaya çalışma teşebbüsüne karşı çok dikkatli olmak gerekir. Tarihte fırsatları kollayarak Batı ülkelerinin bizden normal şartlarda alamadıkları ya da yaptıramadıkları bir şeyler almaları sayılamayacak kadar çoktur. Belirgin örneği İngilizlerin Kıbrıs’a yerleşmeleri vs.
Son olarak Rusya’dan aldığımız malların ikamesi sağlanıncaya kadar tüketimini mümkün mertebe kısarak ve Antalyalı üreticilerin meyve ve sebzelerini de normalinden biraz fazla tüketerek onlar destek vermek dayanışmanın en iyi örneği olacaktır. En son olarak Rusya Batı ile güç birliği yapmadığı müddetçe bize bir şey yapamaz, teşebbüs etse bili kaybeder, tarih böyle yazar. Sonuçta biraz sıkıntı çekceğiz. Ulusça buna katlanmalıyız. Hasan ŞİMŞEK 09.12.2015.