ERMENEK’E VE ERMENEKLİYE ÖZLEM MEKTUBU

ERMENEK’E VE ERMENEKLİYE ÖZLEM MEKTUBU

“ Sayın Hasan Şimşek,

Yeşil Ermenek gazetesindeki Ermenek’e emeği geçen Ermenekliler Köşenizi büyük bir zevkle okumaktayım. Hele Dr. Mehmet Sönmez hakkında yazdıklarınız beni çok eski yıllara , kırk yıllık memuriyet hayatım içinde en iyi 8 yılını geçirdiğim Ermenek günlerine götürdü.

Hasan Bey,

1968 yılının ağustos ayında Siirt’ in Kurtalan kazasından Ermenek’e Ziraat Bankası’na muhasebeci ( Müdürü muavini ) tayin edildim. Aslen Karamanlı olduğumdan Ermenek’i gıyaben biliyordum. Ancak, tayin olunduğum aylarda Kurtalan’ın coğrafi yönü ile cehennem sıcağından, Ermenek’in o latif ve serin havasına kavuşmak beni ve ailemi ne kadar memnun ettiğini satırlarımla tarif edemem. Bu mukayese olsa olsa Cehennem ile cennet olabiilr. Zaten Ermenek isminin İremnak ( cennet bağları )’tan gelmiyor mu?

Dr. Mehmet Bey’i ben de ilk defa galiba amcası olan rahmetli Salim Sönmez’in cenazesinde siyah gözlüklerini takmış ve çok üzgün bir durumda iken gördüm.

Ermenek’e geldiğim günlerde Ziraat Bankası Hacı Durmuş Kalkan’a ait ahşap bir binada hizmetini sürdürüyor, alt katı da lojman olarak kullanılıyordu. Banka müdürümüz inşaatı sürmekte olan yeni bir binaya taşınacağından , benim oturmam gerekli lojman boşaltılmamıştı. İşte o günlerde rahmetli Dr. Mehmet Sönmez’in amcası Salım Ağa bir bahçe içinde kendisine ait binanın üst katına beni ailemle birlikte aylarca misafir etmiş kaldığım günler için kendisine bir ücret teklif ettiğimde ise asık bir çehre ile “ Memur bey ne yapıyorsun, bu durumda bizi gören ve duyan bana ne der,? Koy cebine o parayı , başka ihtiyaçlarına harcarsın! “ diyerek beni bin nevi azarlamıştı. Cennet mekânı olsun!

Daha sonları rahmetli  Bankacı Ahmet Eren Beyefendi’nin her yılbaşı ve orada kendi evinde bankacı ve diğer sevdiği arkadaşlara verdiği ziyafetlerde Dr. Mehmet Bey’in doyum olmaz sohbetlerini ben de çok dinledim. Bu ziyafetlerin tamamında hakikaten bir İstanbul efendisi olan Turan Selvi, rahmetli Vacit Abitağaoğlu ve Dr. Erol Sezer’de bulunur, Turan Selvi’nin de rahmetli babası gibi nükteli ve düşündürücü şakaları ile vaktin nasıl geçtiğini bilemezdik. Bu davet toplantıları ve sohbetler, misafiri çok seven, sofraları herkese açık Müftüzade İhsan Görgülü’nün kış ise evlerinde yazın da bahçelerinde devam ederdi.

Karaman’da yapılan (batırık ) batırmayı ve tahrana başını esas olarak burada tanıdım.

Yukarıda yazdığım gibi memuriyetimin en güzel 8 yılını Ermenek’te geçirdim.Hatta beşinci yılda şarkta bir şehre müdür olarak tayinim çıktığı hâlde iptal ettirerek Ermenek’te kalmayı tercih ettim.Görevim icabı bütün köylerini, eşsiz tabii güzelliklerini , pınarlarını daha da önemlisi saf ve temiz , kanaatkâr insanlarını tanıdım.

Güneyyurt’a doğru giderken inişli çıkışlı yolun tepesinde ( Şimdiki Bileği çöplüğünün olduğu yerden bahsediyor ) arabanızı durdurarak Navağı Boğazı’nı ( Başyayla tarafına ) ve Ermenek’e doğru bir baktığımızda bu tabii güzelliğin, renk cümbüşünün olsa olsa görmedim ama duyduğuma göre ancak İsviçre’de olabileceğini sanıyorum.

Tekeçatı, Zeyve Boğıazı, Nadire Değirmeni gibi mesire yerlerinin keçi etinden yapılan sac  kavurmasına doyum olur mu?Yılın en sıcak günlerinde bile Havuzlu ve Elektrik Santrali’nde üşüdüğümü hatırlarım.

Bankadaki mesai arkadaşlarımdan aramızdan genç yaşta ayrılmış bulunan rahmetliler İhsan Görgülü, Bahadır ve Sebahattin Yaldızlar ile hizmetlilerden Şevki, Nuri ve Eli efendileri tekrar rahmetle anarken hayatta bulunan diğer arkadaşlara daha uzun ömürler dilerim. O zamanki kooperatif memurlarını da anmadan geçemeyeceğim. Hepsine uzun ve sağlıklı ömürler dilerim.

Siyasi baskılardan uzak huzurlu ve uzun memuriyet yıllarımı geçirdiğimi bu şehrin o zamanki nadide insanları şimdi rahmetli olmuş Bankacı Ahmet Eren, Nüfus Müdürü Sait ve Başkâtip Sait efendiler, Orhan Çetin, Hüsamettin Susanlı, Ali Selvi ve Posta Müdürü Nadir beyler ile efendi kişilikleri ile saygı duyduğumu Vacit ve Necati Atalık, Kazancı Kardeşler, Hurşit Akpınar, Tartıcılar ve Polatlar ile eğitimcilerden Naci Aydınlı, Şükür Güney, Mustafa Demirel, Hüsamettin Erdem ve oğlumun öğretmeni Haydar Gültekin bunlardan birkaçı olup şu anda ismini hatırıma getiremediğim Ermeneklilerden özür diler Ahrete intikal edenlere rahmet dilerim.

Sayın Hasan Bey,

Şu an Konya’da ikâmet etmekteyim , en güzel günlerimin geçtiği bu kent ile irtibatımı Ermenekli gelinim ve ailesi  ile oğlum Ali Osman Demir ‘in abonesi olduğu Yeşil Ermenek gazetesi sayesinde sürdürüyorum.Konya’daki mezarlıklarda yaptığım ziyaretlerde Ermenek’ten tanıdığım ve hatta çok samimi olduğum arkadaşların ve ailelerinin mezarları bulunuyor.Onları sık sık ziyaret ederek Fatiha okur,bir nevi hasret gideririm.Bilhassa hayatta iken tanıma imkanı olmadan , ama hayatını ve yaptığı hizmetlerini okuduğum Türkiye’deki çok vilayetlerde bile bulunmayan elektriği o günlerin şartlarında Ermenek’e getiren büyük insan E. Hamdı Koçaş’ın mezarı önünde hürmetle  eğilir, kabrinde öyle aydınlık olmasını dileyerek dua ederim

Bu vesile ile de size, şahsınızda Ermenek’e ve orada yaşayan temiz insanlarına sonsuz saygı  ve hürmetlerimi sunar, başarılar dilerim. 29.10.2004. Tevfik DEMİR.”

Değerli okuyucular işte bir insan evladından gelen bir okuyucu  mektubu hep birlikte okuduk. Sayın Tevfik Demir’i 10.12.2012 günü sabahı telefon ile aradım, görüşmedim. Sağ ise sağlıklı ve uzun ömürler, Vefat emişse Alllah’tan rahmet dilerim. 10.12.2012. Hasan Şimşek