KARACAOĞLAN’I ANARKEN

Bu hafta sonu 20-22 Haziran 2014 tarihleri arasında Sarıveliler ilçemizde Karacaoğlan’ı Anma ve Yayla Şenlikleri var. Geçen yıl bu anma şenlikleri içinde çok sayıda bilim adamı,   akademisyenler, şairler ve yazaralar tarafından yöremiz şairlerinden Aşık Ömer, Karacaoğlan, Fil Ahmet, Mehmet Çınarlı, Ahmet Tufan Şentürk,  M.Zeki  Akdağ ve Sami Tunca’yı anmıştık. Şüphesiz bu etkinliklerin odağındaki isim kültüre ve tanıtıma önem veren Sarıveliler Belediye Başkanı Sayın Hayri Samur’dur. Onun teşvik ve desteğiyle olmuştu bu etkinlikler.

Bu yılki etkinlikler çok daha farklı olacağını düşünüyorum, uzun müddetten beri Karacaoğlan ile ilgili bir bilim heyeti çalışma yapıyor. Başdere Pazarı içindeki Ulucami haziresinde Karacaoğlan’ın mezar taşının bulunması yörede büyük bir heyecan yarattı. 50 yıldır Karacaoğlan Karacaoğlan diye bağıran, çağıran, yazan çizen Muustafa  Ertaş Hocamız  nihayet rahat bir nefes almıştır. Ayrıca benim de bildiğim kadarı ile Mehmet Çınarlı, Ahmet Tufan Şentürk, Gündüz Gürgen, Mehmet Zeki Akdağ gibi yöre şairleri hep Karacaoğlan dedi. Ama  o kadar sahip çıkan var ki Karacaoğlan’a bizimkilerin sesi zayıf çıktı inandırıcı gelmedi. Artık mezar taşı bulunup yerli yerine oturunca kimsenin Karacaoğlanı sahiplenme konusunda fazla bir diyeceği şey olmasa gerek.

17.ve 18.yüz yıl Taşeli Coğrafyasını ve yaşam tarzını düşününce yerleşik hayatın pek olmadığını nüfusun kışın Gazipaşa, Anamur gibi sahillere ( seyil ) bütün mal varlıkları ile göçtüğünü yazın ise Sarıveliler, Başyayla, Ermenek Mut yaylalarına çıktığı gerçeğini ve yaşam tarzını hatırlayalım. İşte Karacaoğlan bu konar-göçer insanlar içinde yaşamış bir bireydir. Bugünkü anlamda özgüveni sağlam  gerçek bir birey, onun beyninde  mahalle baskısı filan olmadan  Torosların hür havası içinde duygularını düşüncelerini özgürce arı duru, halkın Türkçesi ile söyleye bilmiş bir birey, dahi bir  halk ozanıdır.

Karacaoğlan gerçek anlamda özgür bir adam. O bugüne kadar Türk diline verdiği hizmet bakımından tam anlamıyla anlaşılıp hak ettiği yere gelememiştir. Oysa ki o, ana dilimiz Türkçeyi Yunus Emre’den sonra en iyi kullanan bir şairdir. Karacaoğlan’ın kendisi duygularını dizelere dökerken kendinden sonrakilere ve halka ilham kaynağı olmuş büyük bir dahidir. Yazılı edebiyatın olmadığı yıllarda  Anadolu’da çocuklar, gençler, Yunus Emre’nin ilahileri ve Karacaoğlan’ın koşmaları/türküleri ile büyüyüp dillerini  geliştirmişlerdir. O 17.,18,19,20. Yüzyılda Toroslarda televizyonların, gazetelerin, kitapların işlevini görmüş bir şairdir. Onda, haşin coğrafyanın kinini öfkesini bulamazsınız. O bir aşıktır, Beşeri aşık, o şiirlerinin çoğunda tema olarak karşı cinsten birini hayal eder ve sever. Anlatımı özgürcedir, yalındır, sansürsüzdür. İşte bir örneği(1 ):

Deli gönül gezer gezer gelirsin,

Arı gibi, her çiçekten alırsın,

Nerde güzel görsen orda kalırsın,

Ben senin derdini çekemem gönül.

                    Santur mu istersin, saz mı istersin?

                    Ördek mi istersin, kaz mı istersin?

                    Tomurcuk memeli, kız mı istersin,

                    Ben senin derdini, çekemem gönül

Çıkıp yücelere, bakmak istersin,

Coşkun çaylar gibi, gibi akmak istersin,

Her güzelle yatıp, kalkmak istersin,

Ben senin derdini çekemem gönül.

Karacaoğlan’ın önemi ve Türk diline olan katkısı henüz ülkemizde yeteri kadar anlaşılıp incelenmemiştir. Umarım bundan sonraki dönemlerde Türk dilinin gelişimi çerçevesinde, özgür düşünce çerçevesinde, Karacaoğlan ele alınıp incelenebilir olmalıdır.

 Karacaoğlan ve Yayla Şenliklerinin Taşeli Yöresi kültür hayatına zenginlik katacağını ümit eder, başta Sarıveliler Belediye Başkanı Sayın Hayri Samur olmak üzere emeği geçen herkesi  tebrik eder, saygılar sunarım. 17.06.2014. Hasan ŞİMŞEK

1) Ertaş,Mustafa, Taşeli’nini Batmayan Güneşi KARACAOĞLAN,