TARİHİMİZİ TANIYALIM

ERMENEK TÜRKLERİNİN XIII. ve XIV. YÜZYILDA TAŞELİ’NİN TÜRKLŞEMESİ’NDEKİ

ZORLU MÜCADELELERİ VE IZDIRAP DOLU YAŞMLARINIDAN KESİTLER

İranlı İbni Bibi 1280’li yılların başında yazdığı Selçukname adlı eserinde Alaeddin Keykubat’ın 1228 yılında Balkusan ve çevresine uç beyi olarak yerleştirdiği Nure Sufi ve beraberindeki Türkmen çadırlarında yaşayan insanlara  “ Ermenek Türkleri “ diye bahseder. ( 1 )

Nure Sufi kendilerinin yaşam alanlarını genişletip güvenliği sağlamak için Taşeli Yöresi’nde yönetimlerini kabullenmeyen Hristiyanları  bölgeden uzaklaştırarak İçil’in* Türkleşmesine büyük katkı yaptılar. Oğlu Karaman Bey zamanında ( 1256-1261 ) beyliğin temeli güçlenir.

Karaman Bey’in oğlu olan Şemsettin Mehmet Bey ( 1261-1277 ) Beyliği iyice güçlendirince Anadolu Selçuklu Devleti’ne verdiği vergiyi keser.

Şemsettin Mehmet Bey, Anadolu Selçuklu Sultanlarına karşı ayaklanır.  1276’da Anadolu Selcuklu- İlhanlı ordusunu bozguna uğrattı. 1277’de Mısır’da bulunan Memluk Sultanı Baybars’ın Kayseri’ye girdiği bir sırada Konya’yı işgal eder. II.. Keykavus’un oğlu Alaeddin Siyavuş ( Cimri )’u tahta çıkarıp kendisini de vezir ilan ettiğinde tarihler 1277’yi gösterir.

Konya’daki Selçuklu Sarayı’nda ve çevresinde halkın Farsça konuşup yazdığını gören Şemsettin Mehmet Bey yayınladığı bir fermanla Türkçe’yi resmi devlet dili kabul ettirerek Farsça yazışmayı yasaklattır. İbni Bibi’nin yazmış olduğu Selçukname ( Selçuklu Tarihi )’de , bugünkü Türkçeye göre ferman metni şöyle:

“ Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dili’nden başka dil kullanmaya, defterler dahi Türkçe yazıla! “

                                                                                 13 Mayıs 1277

Böyle bir özetlemeden sonra, XIII. yüzyılda Taşeli Yarımadası’nı yurt edinen atalarımızın yaşadığı büyük felaketlerden kesitler vereceğim.

Taşeli Platosunda  zor coğrafi şartlar altında yaşamlarını sürdüren atalarımız XIII. yüzyılda  iç çalkantıların yanında, tarihin iki önemli  en  büyük felâketini yaşarlar.  Bunlardan biri Doğudan gelen Moğol Akınları ve Kösedağ Savaşı (1243 )  ve Moğollar ( onların bir kolu olan ilhanlılar 1256-1336 ) tarafından yakılıp yıkılan Sivas ve Kayseri kentleri ve yerlerinden  olan binlerce insanın güvenli yer aramaları… Dalga dalga yerlerini yurtlarını terk ederek daha güvenli buldukları Batı’ya ve korunaklı yerlere  göçler…

Kösedağ Savaşı’ndan önce Moğol akıları nedeni ile yerinden yurdundan olan Türkmenler  1071 Malazgirt Savaşı sonrası olduğu gibi Anadolu’ya akın ediyorlardı. Baba İshak ( Baba Resul ) Anadolu’ya ya gelen Türkmenlerin ekonomik sıkıntılarından ve bazı huzursuzluklarından da yararlanarak onları kendi etrafında toplamayı başardı. Dini nitelik arz eden bu isyan güçlükle bastırıldı. Bu isyanın güçlükle bastırılması Selçuklu Devleti’nin eski gücünde olmadığını anlayan Moğollara cesaret verdi. Moğolların Anadolu’ya girmesi ile halk büyük acılar ve yoksulluk çekti. Anadolu Selçuklu Devleti Moğollara haraç ve vergi vererek fakirleşmişti. Buna dayanamayan halk, Memluk Sultanı Baybars’tan yardım istedi.  Sultan Baybars, Anadolu’yu Moğolların baskısından kurtarmak için 1277 yılında Elbistan’a geldi. Burada Gürcü ve Selçuklu yardımcı kuvvetleriyle takviyeli Moğol ( İlhanlılar ) ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı.

Moğolların Anadolu’da yaptıkları baskı ve zulme karşı çıkan Türkmenler, zaman zaman baş kaldırıyorlardı. Sultan Baybars’ın Anadolu’da olmasını fırsat bilen yiğit insan Karamanoğlu Mehmet Bey Konya’yı ele geçirdi. ( 2 ). II. Keykavüs’ün oğlu Siyavuş( Cimri) ‘u sultan ilan etti. Ancak bir müddet sonra Anadolu’ya gelen Moğol kuvvetleri  Mehmet Bey ve Sultan Siyavuş’u öldürdüler. Anadolu Selçukluları Moğol baskıları karşısında ezilirken Anadolu Selçuklularının sağladığı güven ve refah döneminden sonra Karamanoğulları Moğollar karşı mücadeleye devam etti. İlhanlı-Moğol hâkimiyeti,  Anadolu’da yüz yıla yakın sürdü. Tarihçilere göre “ Selçukluların ve Beyliklerin bu ülkeye kazandırdıkları serveti âdeta soymakla bitirememişlerdir.”  Bu dönem  Türkiye Türklerinin ızdırap dolu yılları olmuştur. İlhanlı Devleti’nın yıkılması ile birlikte Anadolu Beylikleri kendi siyasi varlıklarını pekiştirmişlerdir. Karamanoğulları Beyliği de bunların başında gelir.

Anadolu Selçuklu Devleti yalnız Baba İshak isyanları ve Moğol saldırıları ile uğraşmadı.(3) Batı’dan gelen Haçlı Saldırıları ( 1096-1270 )’na karşı koyuşun çoğu mücadelesi, Konya ve çevresindeki  topraklarda geçmiştir. Bu mücadelelerde Türkmenler çok büyük güç kaybettiği gibi ekonomik yönden de çok zayıf düşmüşlerdir. Avrupa’nın eli silah tutan insanlarından şövalyelerinden kontlarından, düklerinden meydana gelen büyük bir Haçlı Ordusu ( 500 bin olduğu söylenir ) Anadolu’ya girdi. Eskişehir yakınlarında Haçlı ordusunun önünü kesen Kılıç Arslan gelen gücün büyüklüğünü anlayarak Anadolu yaylalarında amansız bir gerilla savaşına girdi. Bu büyük saldırı karşısında Taşeli Türkmenleri de nasibin aldı. Denizden ve Karadan Küdüs’e giden yolların kesiştiği yer Taşeli çevresidir. Haçılar, Kudüs’e ulaşmak için deniz kenarından Silifke, Gazipaşa, Anamur’u tehdit ve tahribat uğratırken Konya ve Ereğli’den Gülek Boğazı yolu ile Kudüs’e  giden  Haçlı askerleri de Taşeli’nin iç kesimlerine büyük zararlar vermişlerdir. Deniz yolun takip edenler de Silifke ve Anamur içlerinde korku ve dehşet dolu yıllar yaşatmışlardır.

O dönem Ermenek Türkleri yani Türkmenler bu dev mücadelelerin yanında güneyde Kilikya’da komşuları  Ermenilerle de büyük mücadele vererek yörenin Türkleşmesini sağlamışlardır.

Taşeli Coğrafyası zor bir coğrafya, Osmanlılar’daki adı İçil,  Liva-i İçil’e bağlı kazalar (4) Ermenek, Mut, Karataş ( Silifke ),  Gülnar, Selendi (Gazipaşa)’dir. O yüz yıllarda Alanya , Türklerin denize açılan kapısıdır. Ermenek Türkleri,  X111 yüz yılda tarihin en büyük zulmüne uğramış bir halktır. Doğudan Moğol-İlhanlı saldırıları ve Batı’dan Haçlı Seferleri ve Anadolu’da yaklaşık yüz yıldan fazla süren büyük bir felaket ve ızdırap yaşamışlardır. Atalarımızın yaşam için düşmanlarına karşı kahramanca mücadeleleri, hatırlanmalıdır.

Sonuç olarak, bizim ithal ve suni kahramanlara; sözde  ühreviyatçılara  ihtiyacımız yoktur. Tarihin her döneminde vatanlarına, güçlerinin üstünde her alanda hizmet etmiş atlarımız vardır. Onlar yurt edindikleri vatanları uğruna seve seve canlarını vermişlerdir.

 Öncelikle Türk varlığına, Taşeli Yöresi’ni vatan edinen 1301 gibi  bir tarihte kendi ibadethanelerini açan ( Ulucami ) Müslüman varlığını Haçlılar ve Ermenilere karşı  koruyan ve onun için on binlerce şehit  canı veren atalarımıza  saygı duyup onların adını yüceltmemiz ve onlar adına Fatiha ve mevlid okutmamız gerekmez mi?  02.05.2013. Hasan ŞİMŞEK

_______________________________________________

1) Ermenek Vakfı’nın Sesi Bülteni, Sayı 31,Mayıs 2010.

2) Tarih 1, Ders Geçme ve Kredi Yönetmeliği’ni uygulayan Orta Öğretim Kurumları, Hürriyet Ofset A.Ş. İstanbul 1994.

4) İçil: Bugünkü anlamı ile Silifke, Mut, Ermenek, Gülnar, Gazipaşa, Sarıvelilier, Başyayla ilçelerini kapsayan topraklardır.