BİR PARÇA KÖMÜR!

BİR PARÇA KÖMÜR!

Ben yazılarımda Ermenek diye bahsedince tarihteki İçil’in bir parçası olan ( Ermenek- Başyayla-Sarıveliler ) deki yerleşim yerlerini Eski Ermenek’i kast ederim. Yerine göre Ermenek Coğrafyası ya da Taşeli Yöresi ifadesini de kullanırım. Bilirim ki yöremiz insanları fakir, yöremiz insanları bir ekmeğe, bir parça oduna, günümüzde bir iki parça kömüre muhtaç. Onları satın alamayacak kadar yoksul insanlarımız. Yaşayanlar, özellikle esikler bilir. Taşeli Yöresi verimi düşük taşlık ve ormanlık alan olmasına rağmen eskiden beri ısıtma amaçlı yakacakların insanlarımız tarafından temini hep zor ve kıt olmuştur. Geçmiş ve yakın tarihte Akdeniz ülkelerine kereste sağlayan Yöre Orman İşletmeleri, çam ağaçlarının dalını budağını düzenli bir şekilde kestirip toplayarak yöre insanına satmıştır.  Parası olan belki de % 5 Orman İşletmesinden odununu temin edip satın alırken,  kalan % 95 kış için yakacak temininde hep zorlanmış bağından bahçesinden, kıt kanaat çalı çırpı, dal budak, toplayarak ilkel yakıtlarla kışı geçirmeyi başarmıştır. Yöre toprakları nüfusu doyuramadığı gibi insanın üç temel ihtiyacından( 1 ) biri olan evlerimizde ısıtma amaçlı yakacağımız odun da yok denecek kadar, azdır, kıttır. Abartmıyorum gerçekleri yazıyorum, 50 yıl önce o diyarlardan koptum ayrıldım. Hâlâ daha bugün rahmetli anam ekmek ederken sacın altında yaksın, teneke sobasında ısınsın diye, rüyamda dağlardan köye/eve gelirken odun toplayarak geliyorum. Yakıt olarak odunun kömürün insan hayatındaki önemi o soğuk coğrafyada temel bir ihtiyaçtır.

Ermenek’te linyit kömürü insanların hayatına ben oradan ayrıldıktan sonra 1970’li yıllarda girdi. Girdi ama insanlar ısınacakları kadar para verip kömür alabildiler mi? aldılar demek biraz zor. Köyden aile bireyleri ayrılınca, yalnız kalan annemin yakıt olarak mevcut devasa ceviz ve pelit ağaçlarımızın dal ve budaklarının annemin yaşamı süresinde yetebileceği hesabını yapmıştım kafamdan. Bunları neden yazıyorum?

Dün ( 16.11.2014 Pazar günü ) tüm televizyon kanallarında iki kadınımızın facianın yaşandığı ocağın çevresindeki moloz yığınları içinde çuvallarına kömür topladığını ve sırtlayarak alıp götürdüklerini izledik. 50- 60 yıl önceki sahneleri, yokluğu, kıtlığı, yaşamın zorluğunu hatırladım. Biz yöremizin fakir, yoksul olduğunu biliyorduk ama bu kadarını değil!  Soma’da zeytin ağaçları kesilmesin diye mücadele eden kadınların kıyafetine bir de Ermenek’te kömür ocağı başında evlatlarını ve eşlerini bekleyen kadınların kıyafetlerine ayakkabılarına dikkatlice bir bakınız! TV haberlerindeki fotoğraflara bakınca, Ermenek’teki yoksulluğun derinliğini görüp anlayacaksınız.

Ermenek’teki kömür ocağı faciası fakir, yoksul Ermenek’in gerçek yüzünü bu defa Türk kamuoyuna bütün çıplaklığı ile gösterdi. Demek ki yıllar geçse de, Taşeli Yöresi’nde insan yaşamın iyileştirecek çok fazla bir şey yapılmamış. Aslında biz biliyorduk da siyasi bağımlı olan düşünme yetisi sabit insanlar bunları inkâr ediyor ve yöremizin gelişmişliğinden söz ediyorlardı. Şimdi moloz yığınları içinde bir parça kömür toplayan kadınlarımıza, mağdur olan ailelere, işsiz kalan işçilere yöre esnafına devlet olarak çok fazla bir şey yapılmadığını  görüyoruz, yapılmasını bekliyoruz.

Sonuç olarak, benim yöre insanım, yere ve çevreye dökülen kömür parçalarına 50 yıl önceden olduğu gibi bugün de muhtaç. Kalkınmışlıkta ve ekonomi düzeyin iyileşmesi adına mangalda kül bırakmayanların buna bir açıklaması olmalı.

Bu faciadan sonra bütün kömür ocaklarındaki işçiler, yakınları ve Ermenek esnafı ve halkı bir bütün olarak düşünülmeli, devlet olarak köklü kararlarla halkın yaşam düzeyini iyileştirici önlemler acil olarak alınmalıdır. Ermenek, gerçek anlamda, devletimizin sıcak imkânlarını bekliyor. 17.11.2014. Hasan ŞİMŞEK

______________________________________________________________

1) Üç temel ihtiyaç: Yiyecek,giyecek, yakacak