ELEKTRİK ÜRETİMİNİN ÖNEMİ

ELEKTRİK ÜRETİMİNİN ÖNEMİ

28 Ekim 2014 Salı günü saat 13.15,madencilerin maden ocaklarında yaşamlarını yitirdiği son tarih olsun. Analar, babalar, eşler çocuklar ağlamasın.

Öyle görülüyor ki devlet linyit yataklarını işletmeye kararlı ( 1)  çünkü linyit, ısınmada, fabrikalarda ve büyük oranda elektrik üreten termik santrallerde vazgeçilmeyecek kadar önemli bir enerji kaynağıdır.

Türkiye kullandığı enerjinin yüzde 72’sini ithal ediyor. Bu nedenle inanılmaz boyuta bir cari açığımız var. Yüzde 72 olan dışa bağımlılık çok yüksek, ülkeyi yönetenlerin bu açığı düşürmek için çalışma yapmaları çok doğal. Türkiye uzun yıllardır dışa bağımlı olan enerji oranını düşürmek ve kendi enerji tedarikini güven altına almak için Bakü-Ceyhan boru hattından tutun da Mavi Akım, Şahdeniz gibi doğal gaz hatlarına kadar pek çok çalışma yapılıp tesisler kuruldu. Aslında bugün IŞID ve Suriye ve Irak politikalarımızın özünde aslen enerji tedarik güvenliği yatıyor.( 2 )

Uluslar Arası Enerji Ajansı’na göre, Türkiye 2013 yılında 236 bin GW/h elektrik tüketmiş. Tüketilen bu elektriğin 163 bin 98 GW/h’sini kömür, doğal gaz ve fueloil yakan termik santrallerden elde etmişiz. Bu tüketilen elektriğin yaklaşık % 69’una tekabül eder. Elektriğin 58 bin 274 GW/h’si, yaklaşık dörtte biri ( % 25 ) hidro elektrik santrallerimizde üretiliyor. Rüzgâr, güneş veya jeotermal kaynaklarımızdan elde ettiğimiz elektrik 8 bin 563 GW/h olmuş. Bu rakam da % 4’e tekabül eder. İthal ettiğimiz elektrik 7 bin 425GW/h’dir bu  arada bir miktar da 1232GW/h elektrik ihraç etmişiz. İhracatı düşersek bu da % 3 gibi bir orana denk gelir.

İhtiyacımız olan enerjiyi sağlamak, dışa bağımlılığı azaltmak/cari açığı aşağı çekmek için yerli kaynakları değerlendirmek gibi bir zorunluluk vardır.

Bilindiği gibi ülke genelinde hızla HES yapımı var olsa da, yetersiz yağışlar, akarsu kaynaklarının zayıflaması, eski barajların ekonomik ömrünü doldurması gibi nedenlerle yeterli ölçüde enerji üretimi sağlanamamaktadır.

ENERJİ KONUSUNDA DAVTOĞLU NE DİYOR?

Başabakan Sayın Davutoğlu’nun 6 Kasım 2014 tarihinde açıkladığı Dönüşüm Paketi’nin 4. maddesinde linyit madenine vurgu yaparak, enerji üretiminde yerli kaynak payının yüzde 35’e çıkarmayı hedeflemektedirler. 2013 yılında 32 milyar kwh olarak üretilen yerli kömür kaynaklı elektrik enerjisi üretimi 2018 yılında 57 milyar kwh’ çıkarılacak. Afşin Elbistan, Konya Karapınar ve Trakya Ergene gibi büyük linyit havzalarında termik santral kurulması için yap-işlet veya yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkılacak. Düşük kapasiteli linyit havzaları rödovans bedeli talep edilmeden Organize Sanayi Bölgelerine  (OSB )  devredilecek. Rödovans usulü ile yeniden ihale yapılacak.

Bu açıklamalardan da anlaşılıyor ki Hükûmet dışa bağımlı  enerji açığını yüzde 72’lerden daha aşağılara yüzde 65-60’lara çekebilmek için düşük kaliteli linyit dahil bütün yerli enerji kaynaklarını harekete geçirecek.

AB ülkelerinde 2013 tarihinde rüzgâr,güneş,jeotermal gibi kaynaklardan yapılan üretim, diğer enerji kaynaklarına göre oranı:

Almanya’da       % 15

İspanya’da        % 25

Yunanistan’da   % 12

Danimarka’da   %34’tür.

Türkiye’de ise yukarıda ifade ettiğimiz rüzgâr, güneş ve jeotermal kaynaklardan üretilen elektrik toplam üretimi oranı % 4’tür.

Sonuç olarak, enerji üretim amaçlı, kaliteli, kalitesiz linyit ocakları işletilecektir. Sayın Davutoğlu’nun 25 maddelik açıkladığı dönüşüm programının 4.ve 5. maddelerinde linyit ocaklarının işletilmesi ile ilgili kararlılığı net olarak görüyoruz. Temennimiz odur ki modern teknolojilerle donatılmış linyit ocakları ve birinci derecede insan hayatına önem veren, iş güvenliğini yüzde yüze yakın sağlayan organizasyonlar olsun! Enerji, insanların yaşamını kolaylaştırmak için kullanılan ve vazgeçilmesi mümkün olmayan araç olsa da onun hizmetine sunulan bu metanın, ölümüne vesile olmasın! Bu vesile ile başta Ermenek- Cenne Kömür işletmelerinde hayatını kaybeden hemşehrilerime, diğer maden işletmelerinde ölen insanlarımıza Allah’tan rahmet diler, acılar içinde kıvranan anne baba, eş ve çocuklarına, yakınlarına sabır ve metanet dilerim. 

 

KARAMAN VE KONYA OVALARINDA

TARIM GÖZDEN ÇIKARILIYOR MU?

Yukarıdaki yazı 18.11.2014 tarihinde yazılmıştı. Bu tarihten yaklaşık beş ay sonra İstanbul’daki Konya/Karapınarlılar Derneği’nde termik santral projesi ile ilgili yapılan panelde,  anlaşıldı ki Karapınar’da kurulacak olan termik santralde yakılacak olan kömürün kalitesinin düşük olması nedeni ile büyük oranda hava kirliliği yaratacağı, tarımı ve tarıma dayalı gıda sanayini olumsuz olarak etkileyeceği kanaati oluştu. ( bkz. kgrt internet sitesi, Hasan Şimşek).

Konya Kapalı Havzası’nın ve yerleşim alanlarının çukur bir alanda olması, doğalgaz öncesi hava kirliliğinin yörede ciddi boyutlarda olduğu bilinmekte iken düşük kalorili linyitin termik santralde yakılması ile havzanın zehirli gaz ve toz bulutları ile havada bir yorgan gibi kentlerin, tarım alanlarının üstüne çökecek olması bir hayal değildir. Çünkü çevredeki kömürün kalitesi çok düşük, uzmanlara göre % 25’i  bacadan havaya gidecek kadar kirli. Yapılacak olan termik santral ne kadar ileri teknolojide de olsa da yakıt kalitesiz olduğundan çevre tahribatı çok olacaktır. Termik santralin yapılması ile Konya ve Karaman ovalarında tarımın biteceğini herkes şimdiden görmeli ve siyasi temsilcilerini uyarmalıdır. Özellikle iki tarım sevdalısı ( ?,! ) Mehmet BABAOĞLU ve Recep KONUK beyler en düşük kalitedeki  linyitle  çalışacak olan termik santralle doğallıkları ile övündükleri tarım ürünlerini ve ona dayalı gıda sanayini aynı çatının altında nasıl barındırıp yaşatacaklar, anlayabilmiş değilim. Hiç ama  hiç düşünemediğim de bir su sevdalısı olduğunu sandığım Babaoğlu’un KOP kapsamında projelerine termik santrali  alıp siyasi iradeye önermesi akıl alacak bir davranış olamaz. Öyle anlaşılıyor ki yakın zamanda kaderimizi teslim edeceğimiz iki siyasinin Yatağan’da termik santralin çevreye verdiği tahribattan haberleri yok gibi. Termik santral projesinin getirisinden çok zararı çok olacağını düşünüyoruz, bu nedenle bu projenin yeniden gözden geçirilmesi dileğimizdir. Hasan ŞİMŞEK

 

1) Başbakanımız Davutoğlu’nun  6 Kasım 2014 tarihli açıklamış olduğu 25 maddelik dönüşüm paketinin 4.ve 5. maddeleri, bkz. 7 Kasım 2014 tarihli gazeteler.

2) İsmet Berkan, Hürriyet, 7 Kasım 2014, s.8.