TAŞELİ SULARI ve HES’ler

TAŞELİ SULARI ve HES’ler

Taşeli suları denilince ilk akla gelen Göksu ve kolları gelir. Göksu’yun kolları devasa bir cevizin dalları  gibi Orta Torosların derin vadilerini  yararak,  kuzey batıdan güney doğuya doğru aşarak Silifke’de denize ulaşır. Göksu’yun iki önemli  ana kolu vardır, birisi Bozkır, Hadim ve Taşkent dağlarından kaynaklarını alarak Taşeli Platosu’nun kuzeyinden Konya- Karaman sınırları  içinden geçerek  Mersin il sınırları içene girer. Mut’ta Suçatı denilen yerde, güneyden gelen Ermenek Çayı ile birleşerek yoluna devam eder ve Silifke’de denize dökülür.  Mut’ta Suçatı’nın bulunduğu geniş taban araziye Mut Oluğu da denir, burası Türkiye’nin en sıcak yerlerinden biridir.

Göksu nehrini,  kuzey kolunda Bozkır-Hadim topraklarından kaynağını alan suyun Bozkır ve   Bağbaşı’ndaki  (Eğitse) bir barajlarda toplanarak Mavi Tünel kanalı ile Konya Ovası’na aktarıldığı ve Konya Ovası  Projelerinden ( KOP ) biri olduğu biliniyor. Bu kolun güneye doğru devamında Taşkent ‘in sularının toplandığı yerin alt kısmında Avşar Barajı da  Mavi Tünel kanalı ile KOP kapsamında suyunu Ova’ya aktarıyor. Hadim suları ile Taşkent sularının birleşmesinden sonra daha aşağıda Karaman toprakları içinde kalan Bucakkışla Barajı elektrik üretme amaçlı kurulan barajlardır. Bu barajlarla birlikte Göksu’yun bu bölümünde küçük su kaynakları üzerinde sulama amaçlı çok sayıda göletlerde yapılmıştır. Akın göleti bunlardan biridir. Göletler, eski tip el yapımı havuzların yerini ikame olan  makineleri ile derenleştirilip büyülten, beton duvarlarla çevresi tutulan havuza göre daha büyükçe su havuzlarıdır.

Göksu’yun kuzey kolunu işlemişken çöken bir projeden de söz edelim: KMÜ Doçentlerinden Alaattin Uca  ile Araştırma Görevlisi Aytunç Ülker’in ortak çalışmaları olan”  1917 Tarihli Karaman-Konya-Ereğli  Haritası ve Değerlendirilmesi “ adlı eserde, Fransızlara Hacı Sami Tartan tarafından yaptırılan projede Yerköprü Şelalesi’nden elektrik üretip Karaman’a getirme fikri var. Amaç Konya, Ereğli ve Karaman’ı aydınlatma hem de bu kentler arasında tramvay işletmek de var. Ama 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ile bu proje  hayata  geçirilemez.

Göksu’yun güney  kolu üzerinde ilk yapılan baraj  Mut-Gülnar sınırları içinde kalan, elektrik üretme amaçlı  Gezende Barajı’dır. Bu baraja Ermenek-Mut yolu güzergâhından bakıldığında ormanlıklar içinde geçerken barajın Turkuaz mavisini alan rengini hayranlıkla görüp izleyebilirsiniz.

Göksu’nun güney koluna Ermenek Çayı da denir. Bu çayın Ermenek içinden çıkan bir kolu üzerinde 1934 yılında dönemin belediye başkanı rahmetli Hami Koçaş tarafından HES yaptırılarak Ermenek şehrinin elektrikle aydınlatılması sağlanmıştır.

Ermenek Çayı’nın yollar yapılmadan, motorlu taşıtlar olmadan önceki en önemli işlevi, Ermenek ormanlarından kereste amaçlı  kesilen ağaçların tomruklarını su gücü ile yüzdürülerek Silifke’de denize indirilmesi işlevi idi. Günümüzde, Gezende Barajı’nın çok yukarısında Ermenek Çayı üzerine yapılan Ermenek Barajı’nı görürüz. Ermenek Baraj Gölü Türkiye’nin alan bakımından dördüncü büyük baraj gölüdür. Yükseklerden bakılınca Antalya’nın Kaş kıyılarını anımsatır. Yeşil doğa ile gökyüzü mavisi açık havalarda suyun özgün rengiyle /Türkuaz ( turkuaz )  yeşili ile büründüğünü görürsünüz.

Ermenek Ç ayı’nın bir kolu olan Balkusan Deresi üzerinde özel sektör tarafından yapılıp işletilen enerji  üretimi amaçlı Balkusan Barajı ve HES’i  vardır.

Daha yukarıda Küçüksu üzerinde Başyayla merkezde Hisarönü göleti,  Büyükkarapınar’da ve Üzümlü ‘de sulama amaçlı göletler ile Sarıveliler ilçemizde hizmete giren sulama amaçlı Çevlik Barajı  gibi göletler olduğu gibi  yalnız enerji üretim amaçlı özel sektör tarafından yaptırılan  Daran’da iki , Günder’de bir HES’ler  vardır. Bugünlerde sularının ellerinden gideceğini /alınacağı kaygısına düşün Göktepe ‘de de bir adet HES’in yapılacağı bilgisi var.

Görüldüğü gibi Göksu eski yıllarda olduğu gibi başıboş kendi hâline bırakılıp akıp giden bir akarsu değil,  sulama ve enerji üretim amaçlı dizginlenen ve ekonomiye kazandırılan bir güç hâline getirilmiştir.

Göksu, 50-60 yıl önceki gibi değil,  yoğun yağışlarda ve ani kar erimelerinde kontrol altına alınıp dizginlendiğinden denize ulaştığı Silifke Ovası’nda  artık taşkın tahribatı yapmıyor. Günümüzde enerji üretimine ve sulama suyuna katkıları nedeni ile yurt ekonomisine katkı yapmakla birlikte, HES’lerin yerel kaynaklara/ derelere şartlara uygun su bırakmadığı ve köylüleri mağdur ettiği şikâyetleri her geçen yıl artıyor. Yerel yöneticilerin ve DSİ’nin bu konularda duyarlılık göstermesi ve doğal hayatın canlılığını koruması ve örtüsünün bozulmamasına dikkat edilmesi  ülkemiz ve  Göksu Havzası halkının yararına olacaktır. 17.11.2016. Hasan ŞİMŞEK