TÜRK DİLİ ÜZERİNE
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Pazartesi, 18 Nisan 2016 00:00
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2007
TÜRK DİLİ ÜZERİNE
Bu yıl Karaman’ın oğlu Mehmet Bey’in Türk Dili ili ilgili “ Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dili’nden başka dil kullanmaya, defterler dahi Türkçe yazıla! “ buyruğunun 739. yılını tamamladık.
Şüphesiz Türk Dil Kurumu’nun 1932’ de Atatürk tarafından kurulması ile dilde büyük hamleler yapıldı, yazılı ve sözlü edebiyatta Türkçe kelime çeşidi ile kazandığı anlam yoğunluğu ile oldukça büyük yol almasına rağmen, liberal ekonominin ülkemizde güçlenmesi ve yabancı sermayenin ülke ekonomisine egemen olması ile yolda, sokakta, meydanda, alışveriş merkezlerinde, ilan tahtalarında Türkçe olmayan birçok kelimelere ve kelime gruplarına rahatsız edici ölçüde rastlıyoruz.
1986-1987 master/yüksek lisans yaptığım dönemde, genç yakışıklı ve oldukça havalı, sağlam iki üç yabancı dil bilen bir danışman hocam vardı. Sonradan İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne dekan da oldu. Ekleri hariç 320 sayfa olan “Atatürk ve Basın “ konulu tezimin son şeklindeki ön sözüne bakınca, “detay “ sözcüğünü gördü: Eline kurşun kalemi aldı ve bu yabancı kelime yerine “ayrıntı” sözcüğünü yazmam gerektiğini tembih ederken onun ne kadar ciddi bir eğitimci olduğunu anlamıştım.
Bir zamanlar Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Türkçenin konuşulup yazılmasına çok dikkat ederdi. Bugün tüm medyada haberler okurken içeriğine inilirken “ayrıntıları” yerine “detay “ sözcüğünü kullanıyor. Yabancı sözcüklerini kullanımının önüne geçmek çok zor, ancak milli bilinçle önlenebilir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yuksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları 631 “ serisi olarak 1995 yılında basımı yapılan “Yabancı Kelimeler ve Karşılıkları “ adlı kitapçığın sunuş kısmında;
“ Zengin ve güzel bir dilin yoksul ve çirkin kullanıcıları olduk. Genç kuşakların dil ve kültür hafızasında ne Dede Korkut, Yunus Emre, Karacaoğlan var; ne de Fuzulî , Bakî ve Nedim.Ne Namık Kemal ve Tevfik Fikret var,ne de Abdülhak Hamit ve Mehmet Akif. Halit Ziya, Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri, Refik Halit, Ömer Seyfettin.
Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Faruk Nafiz, Kemalettin Kamu, Reşat Nuri, Peyami Safa, Ahmet Hamdi,Sait Faik , Kemal Tahir,…Ahmet Muhip, Necip Fazıl,Orhan Veli, Arif Nihat, Cahit Sıtkı, .. Bunların hiçbiri gençliğimizin dil ve kültür hafızasında yoktur.” yazar.
Burada çok önemli kişilerden Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, hemşehrimiz Mehmet Çınarlı, Bekir Sıtkı Erdoğan yerel sözcükleri ulusal dile taşıyan Ahmet Tufan Şentürk unutulmuş görülüyor. Şüphesiz Türkçeyi çok iyi işleyen şair ve yazarlarımız bunlarla sınırlı değil.
Yukarıda adından bahsettiğimiz şair ve yazarlardan kaç tanesini okuduk ya da çocuklarımıza hediye olarak okuması için kitapçıdan satın alıp eline verdik. Bu konuda öğrenci olarak veli olarak kendimizi sorgulamamız ve vicdani bir öz eleştiri yapmamız gerekir diye düşünüyorum.
Üstelik yukarıda adından bahsettiğimiz Türkçenin ustalarından Yunus Emre, Karacaoğlan, Mehmet Çınarlı, Bekir Sıtkı Erdoğan, Ahmet Tufan Şentürk hemşehrimizdir.
Kaç öğrencimiz Bekir Sıtkı, Mehmet Çınarlı’dan, Ahmet Tufan Şentürk’ten ezbere bir şiir okuyabilir? Öğrettik mi, öğretmek için bir çaba sarf ettik mi?
Fermanın 739. Yılında Balkusan topraklarında yatan milli varlığımızın temelini oluşturan büyüklerimiz için neler yaptık? Anladık onlar için bir şeyler yapmadık ama onların varlığını bir zenginlik olarak görüp kültür adına, turizm adına neler yaptık? Yöneticilerimizi, siyasileri ve sivil toplum örgütlerimizi “ Karaman’ın Oğlu Mehmet Bey “ adına, daha doğrusu onun varlığına/tarihi mirası adına dayanarak yöremiz için neler yapabildik? Zengin bir kültür mirasının içinden geliyoruz. Yakın ve uzak çevremize şanlı bir geçmişi olan, Türklüğe ve İslamiyet’e büyük hizmetleri olan Torosların uç beyleri hakkında ve Karaman Beyleri hakkında ne biliyoruz? Çocuklarımıza ne anlatıyoruz? Hepimizi şanlı geçmişimizin değerini önemsemediğimiz için düşünmeye davet ediyorum. Saygılarımla. Hasan ŞİMŞEK,18.04.2016