UZMANLARA GÖRE RUSYA

UZMANLARA GÖRE RUSYA

Uzmanların görüşünü özetlemeden önce, Rusya hakkında kısa bilgi verelim: Dağılan Sovyetler Birliği’nin yeniden toparlanarak 21 Aralık 1991 yılında kurdukları yeni devletin  adı Rusya Federasyonu’dur. Rusya’nın toprakların çoğu Kuzey Yarı Kürede, Soğuk Kuşak içinde kalır,  tundralarla kaplı verimsiz topraklardır. Rusya’yı ihya eden yer altı zenginliği olan kömür, doğalgaz ve petroldür.  Yüzölçümü 17.075. 400 km karedir. Yaklaşık Türkiye’den 22 defa daha büyük bir toprağa sahiptir. Nüfus ise 144. milyon civarındadır. Yaklaşık Türkiye nüfusunun iki katına sahip bir nüfus vardır.

Çok geniş topraklarında buğday tarımı yapılır, zaten Türkiye buğday açığını, yaklaşık iki milyon ton/yıl Rusya’dan karşılar. Nükleer silahlara sahip beş altı ülkeden biridir. Birleşmiş Milletler yapısı içindeki Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip beş ülkeden biridir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra eski gücünü kaybeden Rusya, petrol fiyatlarının dünyada yükselmesi ile ekonomisini güçlendirdi. 2000 yıllarının başında Birinci Putin Dönemi’ nde Soveyetler Dönemi’nde Birlik’ten ayrılan ülkelerle yeniden Birleşik Devletler Topluluğu adı altında toplayarak kaybolan prestijini içte yükseltti. İkinci Putin Dönemi’nde de kazanmış oldukları petrol paraları ile hızla silahlanarak artık dünyanın güç bakımından önde gelen ülkelerinden biri oldular. Birinci Putin döneminden sonra ülkeyi yöneten Dmitry Medvedev zamanında silahlanmaya ayrılan paranın yerinde saydığı, ikinci ve şimdiki üçüncü Putin Dönemi’nde ise yine silahlanmaya büyük para harcayarak eski Sovyet gücü hâline gelmeleri için çalıştıkları bu nedenle Baltık kıyılarında, güneyde Ukrayna’da etki alanlarını büyük risk alarak güçlendikleri görülüyor. Uzmanlara göre, kırılan, kaybedilen eski gücün yeniden sağlanması için Rus halkı Putin’in arkasında, onu destekliyor.

Putin ile Rusya artık Soğuk Savaş Dönemi’ndeki konumuna gelmeye çalışıyor. Kuzeyde, Kuzey Batı’da Baltık’ta,  güneyde Kırım’da denizlere açılma ve dünyaya yayılma imkânları kolaylaştı. Suriye’ de Lazkiye ve Tartus’ta  var olan üslerini şimdi daha da güçlendirerek Doğu Akdeniz’de bende varım diyor.

Türkiye’yi hem kuzeyden ve güneyden çevirmiş vaziyette, büyük bir tehdit olarak görülürken 24 Kasım 2015 günü Türkiye sınırını defalarca ihlal eden savaş uçakları Türkiye tarafından düşürülünce kıyameti koparma noktasına geldiler. Putin Yönetimi’nin ve Rus halkının yükselme noktasındaki gurur ve prestijleri birden bire sarsıldığı düşünüldü. Bu nedenle akıllarına ne geldi ise, savaş hariç ne yapmaları gerekiyorsa dost bildikleri Türkiye’ye yaptılar. Uçak düşürme olayının hemen ardından Türkiye’ye karşı uyguladıkları ekonomik ambargo, onların bu işe önceden hazır olduklarını ve tereddüt etmeden en kısa zamanda bu planı uyguladıklarını söylüyor uzmanlar.

Askerî gücünü arttıran Rusya, geçen yıl Ukrayna’ın doğusunu kendi topraklarına katan Rusya, şimdi Türkiye’nin burunun dibindeki Suriye’de Yayladağ’da yayılmacı politikalarını uygulamak için güç göstermeye başladı. Uzmanlara göre, Ruslar’ın Bayırbucak  Türkmenleri’nin bulunduğu yeri teknik olarak bombalaması çok güç bir coğrafi yapı. Türkmenler Kızıldağ’ın kuzeyinde bulunuyorlar, doğrudan uçakların güneyden gelerek Türkmenlerin yoğun olarak bulunduğu alanı bombalaması çok güç. Bu nedenle Kilis üzerinden dolanarak ve Türkiye topraklarını ihlal ederek kuzeyden dağ yamaçlarındaki Türkmenleri vuruyorlar. Genelkurmay bu hassasiyeti ve Rus propaganda mekanizmasını bildiğinden anında görüntüleri dünya kamuoyu ile paylaştı ve Rusların kara propagandası altında ezilmedi ve haklılığını dünya kamuoyuna doğru anlattı.  Burada Türkiye için üç hassas nokta var, Birincisi sınırlarının defalarca ihlali, ikincisi soydaşlarının hemen sınıra çok yakın yerde vurulması, üçüncüsü, yine Suriye’de burnumuzun dibinde Rusların askeri kara ve deniz üsleri kurmaları. Bunun üçü de Türkiye için kaçınılmaz üzerine gelinen belalı işlerdir.

1990’lı yıllarda yerlerde sürünen Rusya bugün dünyada en çok silah üretip satan ABD’den sonra ikinci ülke, Türkiye’yi kuzeyden ve güneyden kuşatmış vaziyette.

Rusya’yı çok iyi tanıyan Prof. Dr. Nadir Devlet, CNNTURK’teki Ahmet Hakan’ın programında Rusya’da milliyetçiliğin arttığını, basının Putin tarafından kontrol altında tutulduğunu, halkın yönetimi dinlediğini ve söylediğini yapacağını ve harfiyen uyacağını, zorluklara katlanan, dayanan bir halk olduğunu Rusya ile Türkiye ilişkiler açısından son derece kötü bir olay olduğunu söylerken, Emekli Büyükelçi Uluç Özülker de, Rusya’nın Doğu Ukrayna’yı ve Kırım’ı topraklarına katmasına AB ülkelerinin seyirci kaldığını, Ukrayna’yı desteklemediklerini, Putin’in eski KGB ajanı olduğunu, içine kapanık ve kendin öne çıkarmasını bilen bir yapıda olduğunu, Rus halkının yüzde yüz okuma yazma bildiğini, kültürlü, sanat yönünden güçlü bir halk olduğunu, ve liderlerini desteklediklerini söyledi.

Sonuç olarak, 1.  Rusya’nın güneyden de bizimle komşu olduğunu ve Suriye’de kalacaklarını ve NATO ile karşı karşıya olacaklarını

2. Türkiye ihmal ettiği NATO’yu yeni keşfettiğini, Çin ile geçen yıl yapılan füze anlaşmasının NATO açısından Türkiye’ye bir güven tereddüdü yarattığını,

3. İsmet Paşa’nın “Büyük devletlerle ilişkilerinin aslanla aynı yatakta yatmaya benzediği.” sözünün önemini

4. Türkiye’nin ciddi anlamda çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu, ayrıştırıcı iç politikalar yerine bütünleştirici ve dış politikayı destekler nitelikte politikalar geliştirilmesi gerektiğini

5. Uçak düşürme olayından sonra anında Rusya’nın B planını hemen devreye soktuğunu ve bu konulara önceden hazırlıklı olduğunu ve Türkiye’nin buna benzer olaylara karşı hazırlıklı olması gerektiğini

6. On üç yıldır iktidarda olan AK Parti’nin beş tane dış işleri bakanı değiştirdiğini ve karşılarında yalnız Rusya’da Sergey Lavrov’u gördüklerini, bu nedenle kısa aralıklarla Dışişleri Bakanları’nın değiştirilmesinin doğru olmayacağını

7. Rusya ile ilişkilerin bozulduğu ve hat safhaya geldiği bir dönemde “Kurt dumanlı havayı sever.” hesabı çıkarcı Batı ülkelerine dış politikada kesinlikle ülkemizin çıkarlarına aykırı  ödün verilmemesi gerektiğini ve bu nedenlerle bu olaydan büyük bir ders alarak her türlü tehlikeler karşı halkı ve devleti korumanın önem arz ettiğini yöneticilerimiz ve halkımız görmüştür sanırım. Şimdi milletçe birlik beraberlik, dayanışma ve özveri zamanıdır. 12.12.2015 Hasan ŞİMŞEK