ERMENEK KALESİNİN TURİZME AÇILMASI TALEBİ VAR!
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Pazar, 01 Ekim 2017 23:46
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1942
ERMENEK KALESİNİN TURİZME AÇILMASI TALEBİ VAR!
SEBZE ÜRETİMİNDE DEVRİM GİBİ YENİLİK!
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Salı, 12 Eylül 2017 23:44
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1778
SEBZE ÜRETİMİNDE DEVRİM GİBİ YENİLİK!
26 AĞUSTOS 1922 SONUN BAŞLANGICI
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Çarşamba, 30 Ağustos 2017 21:18
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1831
26 AĞUSTOS 1922 SONUN BAŞLANGICI
22 GÜN 22 GECE süren uzun ve kanlı savaşın sonucunda 13 Eylül 1921’de ordumuz karşı taarruza geçerek en çetin istinat noktalarını alırlar. Artık Sakarya’nın doğusunda tek bir düşman askeri kalmamıştır. Yunanlılar artık bir tecavüz gücü olmaktan çıkmıştır.
“ Türk ordusu Sakarya’da o kadar yorulmuştu ki. Yunan ordusunu Bolvadin’den öteye sürecek mecali kalmamıştır. (1 )”
“Sakarya muharebesine ön safta iştirak eden subaylardan % 80’i, erlerin % 60’ı ya şehit ya da yaralıydı.(2).
Türk ordusunun düşmanı takip edecek gücü olmadığından peşinden gidememişti. Geçen haftaki yazımda 26 Ağustos Taarruzuna kadar bir yıllık bir sürede ordu ve milletin top yekûn bir hazırlık safhasından sonra taarruza hazırlandığını yazmıştım.
Bu hazırlık sürecinde Meclis’te “Niçin mütareke (ateşkes ) yapmıyoruz? Niçin sulh yapmıyoruz?” diyenler bir taraftan da:
“- Niçin taarruz etmiyoruz? Ordumuz durduğu yerde çürütülüyor!”
diye haykırıyorlardı. 13 Ağustos 1922’den itibaren kolordu ve tümenler taarruz planına göre kendilerine ayrılan yerleri almaya başladılar. Her şey bir gizlilik içinde yürütülüyordu. Taarruz mıntıkasına 20 kadar büyük çapta olmak üzere 200 top düşmanın ruhu duymadan sokuldu ve ateşe hazır hâle getirildi. 26 Ağustos günü sabahı düşmana taarruz emri verildi. Gün ağarırken topçunun tam saat 04.30’da açtığı tanzim atışı ve sonrası tahrip atışları düşman cephelerini zorlarken, Başkumandan Mareşal Mustafa Kemal Paşa Koca Tepeden TBMM’ye çektiği telgrafta,
“ Bugün 26 Ağustos 1338 ( 1922 ) saat ondan itibaren tekmil cephede taarruz başlamıştır Muvaffakiyet Allah’tandır.”
Telgraf Ankara’ya varınca Ankara’da yer yerinden oynar.
29/30 Ağustos gecesi sabaha karşı, Batı Cephesi Genel Kurmay Harekat Dairesi Müdürü Tevfik ( Bıyıkoğlu ) bermutat o saate kadar,muhtelif karargâhlardan ve her taraftan gelen raporlara göre harita üzerinde tespit v işaret ettiği genel durum Mustafa Kemal Paşa’ya sunulunca Fevzi ve İsmet Paşalarla bir durum değerlendirmesi yapar. Düşmanın aslî kuvvetlerinden büyük bir kısmı imha edilmiştir. Kaçanlar takip edilecektir. Ama Türk Süvari Kolordusu arka yolları kesmiştir.
1 Eylülde Başkumandan, Dumlupınar’dan.
“ Ordular! Hedefiniz Akdeniz’dir, İleri! “
Emrini verdi ve millete bir beyanname yayınladı Uşak kurtarıldı, 2 Eylülde, Dumlupınar’dan sıyrılan General Trikopis ile Kolordu Kumandanlarından General Diyenis ve bütün emirlerindeki kuvvetler esir edildiler.
Esir Generaller Gazi’nin huzuruna getirildiler. Bu generallerin iki tarafında Birinci Ordu Kumandanı Nurettin Paşa ile Kolordu kumandanlarından Kemalettin Sami Paşa yürüyordu. Gazi’nin iki yanında Fevzi Paşa ile İsmet Paşa bulunuyorlardı. Gazi esir generalleri ayakta ve çok nazik kabul etti. Trikopis’in elini uzunca müddet kendi elinde tuttu. Harp talihinin cilvelerinden bahsetti.. Esirlerine ikramda bulundu.
Yuunan ordusu bozguna uğramıştı. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Fevzi ve İsmet Paşalar 9 Eylülde Nif üzerinden Bel kahve mevkiinde Akdeniz’i ve İzmir’i seyrettiler. Liman yabancı gemilerle doluydu. Ama Türk süvariler İzmir’e girmişti. Kadifekale’ye Türk bayrağı çekiliyordu.
- Eylül 1922’de Gazi İzmir’e girer. İsmet Paşa karargâhını Bornova’da kurar ve her zamanki gibi haritaların, kâğıtların raporların üzerine eğilir. Artık İzmir alınmıştır ve şimdi hepsini de başka birtakım işler, başka bir takım gaileler beklemektedir. 30 Ağustos Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun( 3). 30 Ağustos 2017, Hasan ŞİMŞEK
_____________________________________________________________________________
- Halide Edip Adıvar, Türk’ün Ateşten İmtihanı s. 221-222
2) Em. Alb. Şevki Yazman, İstiklal Harbi Nasıl Oldu? S.99
3) Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam,s.188-2011
KÖYÜ KENT YAPAN BAŞKAN HAYRİ SAMUR
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Salı, 05 Eylül 2017 21:28
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1867
Hayri SAMUR, Sarıveliler Belediye Başkanı, müthiş bir adam!
Konuşurken, dinlerken heyecan, enerji ve yaratıcı güç taşıdığını anlarsınız. Günün on sekiz saatini çalışır. Uyku saati dışında, icraat yaparken, projeler üretirken halkının yaşam kalitesini yükseltmek için neyi nasıl yapacağını tasarlarken bulursunuz onu.
Geçen yıl, İstanbul- Okmeydanı semtinde konfeksiyonda çalışan hemşehrileri ile buluştu. Sayın Samur, beni de derneklerine davet etmişlerdi. Gittiğimiz yer bir binanın giriş katında kocaman bir salondu. Oturacak ne bir sandalyesi ne de bir masası vardı. Başlangıçta yadırgadım, gelen ayakkabısını çıkarıp camide oturur gibi bir yere oturuyordu. Sonradan anladım ki kalabalık toplantılar için böylesi/çok fazla insanı oturtma adına yerinde yapılan bir düzenleme idi. Salon tıklım tıklım dolmuştu. Başkan Samur geldi, salonun başında bulunan bir kürsünün başına geçti, konfeksiyon atölyelerinde çalışan ve o an toplantıda olan kişilere Sarıveliler’e konfeksiyon üretim atölyesi kuracağını anlattı. Toplantıya katılanlar, can kulağı ile başkanın konuşmasını dinlediler, Sonra da saygılı bir dille özel ve genel dilek ve temennilerini başkana ilettiler. Başkan Samur, not aldı ve yanıtladı. Oldukça demokratik bir toplantı idi. Bu toplantıdaki tutum ve davranışı, hoşgörüsü, mütevazı davranışı, demokratik kişiliği ve çalışanların olgunluğu beni çok etkilemişti. Nisan 2017’de Sarıveliler’de konfeksiyon atölyesi açıldı, şimdi üretim yapıyor az buz değil 95 kişi çalışıyor. Gençler arasında işe girmek için büyük talep var. Başkan Samur, şimdi ikinci bir atölyenin İstanbul’da çalışan konfeksiyoncular tarafından kentte açılacağını söylüyor., Yeri sağlanmış Ocak 2018 ‘ de açılması bekleniyor. Çok iddialı kaçan nüfusu durdurup arttıracağını, yakın zamanda geriye dönüş olacağını, ilçenin nüfusunu 15 bine çıkaracağı iddiasında. Büyük bir iddia olur mu, olur!
Müthiş bir gayret, müthiş bir çalışma, konfeksiyonda çalışanlar için köylerden çalışmak için gelenlere servis aracı koyacağını, İstanbul Okmeydanı’nda toplanan konfeksiyon işçilerinin büyük bir kısmının da döneceğini düşünüyor. İlçenin ekonomik yönden kaderini değiştirecek hamleler var. Bu hamleleri meslek liseleri ile destekleme talepleri mutlaka olmalı.
Başkan için müthiş bir adam ifadesi öyle abartılmış sözler değil, çalışmalarını yakından izlediğim için biliyorum. O, Sarıveliler’i köy görünümünden kent görünümüne sokan adam. Devlet imkânlarını ilçesi için en iyi şekilde nasıl kullanacağını biliyor. Yaptırdığı sulama göletleri, içme ve sulama suyundaki izale hatları, toprağın suya doyurulması ve verimi artırma ve diğerleri.
1600-1650 rakamlı yaylalarda yaz seracılığı ve umulanın çok üstünde domates, biber, salatalık, patlıcan ve vb sebzelerin yetiştiriliş olması ve taze taze halka sunulması… Alanya’ya gibi bir yere, yaz mevsiminde günlük sebze satışı dünyanın tersine döndüğünü gibi bir şey olmalı.
YAP-SAT amaçlı 34 daireli, 5 dükkân ve 800 m² lik bir AVM ‘yi kapsayan binada, ihtiyacı olanlara ihale usulü ile satması ve belediyeye irat kaydetmesi rekabet ortamında imkânsızlıklar yenmenin iyi bir göstergesidir. Ayrıca özel sektörden inşaatçıların da kentte yap-sat amaçlı bina yapmaları kayda değer önemli unsurlardır.
Çevlik Barajı’nın suyunun tarımda kullanımı ve verimin artması nedeni ile ilçenin ihtiyacı olan soğuk hava deposunun yerinin tespit edilmesi ve temelinin 2018 baharında atılacak olması,.
Kavak mantarının üretiminin yaygınlaştırılması gibi girişimleri ve önder olması takdire şayan bir davranıştır.
Başka bir yazımda yaz yapılan yayla seracılığının ayrıntılarını yazacağım. Sayın Hayri Samur’a, ekibine ve halkına çalışmalarında başarılar diliyoruz.
03.09.2017
30 AĞUSTOS ÖNCESİ
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Salı, 29 Ağustos 2017 21:22
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1759
30 AĞUSTOS ÖNCESİ
Tam 95 yıl önceki ( 1921-1922 9) bir yıl içinde ülkemizdeki genel manzaranın kısa bir özeti:
30 Ağustos 1922 öncesini Şevket Süreyya Aydemir, II. Adam adlı kitabının 189.sayfasında “DEVLER HİKÂYESİ” başlığı altında “ İstiklal Savaş’nın asıl devler hikâyesi, Sakarya Zaferi’nden Büyük Taarruza kadar geçen hazırlık devresidir.” diye yazar.
“ Bilinmeyen, yazılmayan, hatta unutulan bu hikâye, baş döndürücü bir sabır, tahammül, irade ve ümit destanıdır ki, sessiz sedasız gösterişsiz geçer. Aradaki zaman bir yıl kadardır. Bu sürede, küçüklü büyüklü, ama hepsi de dev karıncalar, Anadolu’nun elde kalan son toprakları üstünde kaynaşır dururlar. Dağlardan, ovalardan bir uçtan bir uca, sırtlarında, omuzlarında, durmadan bir şeyler taşırlar. Kasabalardan köylerden, kovuklardan, son parça beze, son buğday tanesine, son hurda ata, son kağnı kalıntısına, kadar, ne bulurlarsa bir uçtan bir uca taşınır durur.
Son kurşun, son kırık top kundağı, hanlarda, demirci dükkânlarında süngü hâline getirilen son demir parçası; sessiz sedasız işlenir. Hanlar, harabeler, eski süvari kışlalarının ahırları “imalat-ı Harbiye” atölyeleri hâline konulur. Ustalar işçiler buralara, oradan oraya geçerek, yatacak ev, barınacak dam dahi bulamadan, erkekleri bir arada ve ayrı çatıda, kadınları çocukları bir arada ve ayrı bir kovukta gecelerler. Sabah gün ağarmadan, akşam güneş kararıncaya kadar top parçaları, kırık tüfekler ve hiç biri ötekine uymayan Sahra, Obüs mermileri arasında çalışırlar. Çok defa yatakları, yastıkları, çalıştıkları tezgâhlar olur. Ne maaşları maaş, ne iaşeleri iaşedir. Ne de ilaç ve doktor vardır. Bazen bir usta ailesinin bütün çocukları, birkaç gün içinde aynı hastalıktan erir gider. Ama çekiçler, eğeler, törpüler durmadan işler. Niçin? İşte bu bir sorudur ki, kimsenin kimseye sormaya vakti yoktur.
Kumandanlar hantal çizmeleri, dizleri çıkmış pantolonları, kolları yıpranmış asker kaputları içinde gezerler. Ne vakit yatarlar, ne vakit uyurlar, belli değildir. Ama durmadan çalışırlar, didinirler. Dağlardan ovalardan uzak vilayetlerden teker teker kopup gelen; sonra kollar, kafileler halinde karargâhlara varınca, birbirlerini iteleyip kakalayarak sıralara girmeye, hizaları düzeltmeye uğraşan yırtık çarıklı, kirli yün çorapları parça parça, Amerikan bezinden şalvarları, kırk yamalı mintanları ile başlarındaki rengi uçmuş feslere, külahlara analarının bacılarının son yemenilerini sarmış, yağız, yanık, son delikanlılar; ayrılacakları bölükleri beklerler. Zabitlerin (subayların ), kumandanların, ateşli nutuklar verip, vatan hizmetini anlatmalarına bile vakit yoktur bu gelen çocuklara! Hülasa ( özet olarak ) Sakarya Savaşı ile Büyük Taarruz arasındaki bir yıllık hazırlıklar (1 ) devrinin hikâyesi, bilinmeyen unutulan fakat gerçek bir destan gibidir. Halkın, ordunun ve askerin destanı…” işte Büyük Taarruz öncesi ülkenin genel durumu böyledir.
Bu yıl Zafer ve Kurban Bayramı’nı bir birini takip eden günlerde milletçe birlikte kutluyoruz. Halkımıza kutlu ve mutlu olsun. Saygı ve sevgilerimle. 29.08.2017 Hasan ŞİMŞEK
________________________________________________________________
$11) Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam’ın ikinci cildinde, s.527-537’de ayrıntılı olarak işlenmiştir.