SALİH BALABAN

SALİH BALABAN

 

BİR ÖĞRETMENİN ERMENEK ANILARI (1 )

FRANSIZCA ÖĞRETMENİ

111

Ben bu öğretmenimizi hiç tanımadım. Yaklaşık üç ay önce Emekli Ast Subay Kazım Türkmen Bey Antalya’dan telefon etti. Meliha Berk hocamızla ilgili olan haberi okumuş ve duygulanmış. Telefonda bura da ( Antalya’da ) bir öğretmenimiz var. Siz mezun olduktan sonra Ermenek’e geldi. Ermenek’te çok öğrenci yetiştirdi.  Onun da Ermenek ile ilgili güzel anıları var. Yazar mısın diye sordu. Ben kendilerini tanımadığım için yazamayacağımı ama kendi anıları varsa yazsın toparlasın ve yayınlayalım dedim. 25 Mart 20013 tarihinde beklediğim yazı geldi. O günlerde işim çok yoğun olduğundan zarfı açamadım. 11 Nisan 2013 günü yapmam gereken işimi bitirince zarfı açtım. Salih BALABAN

Şöyle yazıya bir göz attım, dikkatli bir imla ile yazmış. Yazının eklerinde fotoğraflar, masum bir yüzü, hüzünlü bir bakışı var. Tıpkı Obama’ya benziyor. Salih Balaban Bey’in  Ermenek ile ilgili anılarını şimdi kendi ağzından dinleyelim:

“ 1965 yılının Eylül ayı ortaları ve başkent Ankara. Türkiye’mizin eğitim ve öğretim ordusunun yeni neferleri görev noktalarını bizzat kendileri belirleyecekler. Mezun oldukları okulun ( Gazi Eğitim Enstitüsü’nün ) büyük salonunda heyecan dorukta. Sırası gelen kurasını çekiyor. Edirne, Artvin, Hatay, Konya İzmir…

Bu hareketli geçen müthiş günün takibinde, Ermenek Orta Okulu Müdürlüğüne Antalya çıkışlı bir telgraf gelir.

 “ Sayın Müdür Bey. okulunuza Fransızca öğretmeni olarak atanmış bulunuyorum. Konya’dan gelecek yolcu otobüsü ile şu …gün ilçenizde olacağım. Bilginizi ve ev konusunda yardımlarınızı rica ederim.

                                                                                  Salih BALABAN “

Devamla…

“ Yolculuk başlamıştır. İl gün Antalya-Burdur-Isparta-Eğridir Gölü-Şarkıkaraağaç-Beyşehir Gölü- Konya yol çok uzun sürdü. Bu gün ise çok kısa. Antalya- Alanya- Sarıveliler- Güneyyurt-Ermenek. Konya’da Garaj Otel’de konakladık. İkinci gün Konya-Kazımkarabekir -Karaman- Sertavul Geçidi—Mut –Göksu vadisine takiben son durak Ermenek.

Otobüsümüz Eski Garaj’da durdu. Konya’dan her gün tek otobüs kalktığından gidiş ve geliş saatleri belli. Otobüs garajı tam ilçenin merkezinde, gelecek yolcuları bekleyen çok insan vardı. Sırası gelen otobüsten indi. Bekleyenlerden bir kişi, sanki beni tanıyormuşçasına yaklaştı ve çok nazikane bir ifadeyle “ Bendeniz Ermenek Orta Okulu Müdürü Mustafa Adnan Göksu, ilçemize ve aramıza hoş geldiniz. Ne kadar memnun olduk bir bilseniz.. “ 

Ve kutsal görev başlıyor. Çevre okul, öğretim kadrosu, idari kadro, sınıflar, öğrenciler, veliler, ilçe halkı, tanışmalar, gülen yüzler, küçücük Pazar satıcı köylüler ve unutulmaz hatıralar… Nasıl mı? (Devamı gelecek sayıda ) .

SALİH BALABAN VE ERMENEK ANILARI ( 2)

FRANSIZCA ÖĞRETMENİ

 

“ Şüphesiz Ermenek Orta Okulu ile ilgili bütün sorunların çözümünde başta okul müdürü olan Mustafa Adnan Göksu geliyordu. O her sorunumuzla ilgilenir, problemlerimiz çözerdi, O bizim sorunlarımızla ilgilendiği kadar velilerimizin ve halkın sorunları ile de ilgilenir gecesini gündüzüne katarak çalışırdı. Ben ona kendimce,  Şevket Süreyya Aydemir nezdinde “ Tek Adam “  derdim.

M. Adnan Göksu Ermenek’te başarılı hizmetler verdikten sonra Ankara’ya daha üst bir göreve Özlük İşleri Şube Müdürlüğüne çağrıldı. Burada olağanüstü çalışmalar yaparak öğretmenlerin özlük haklarını, sicil dosyalarını düzenledi. Bütün Türkiye’deki öğretmenlerin dosyaları tek tek onun elinden geçti.( 1 ) Daha Sonra Özlük İşleri Genel Müdürü oldu. Buradaki üstün başarısından dolayı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Özlük İşleri Müdürlüğüne getirildi. Burada da gecesini gündüzüne katarak devletimiz için insanlarımız için çalıştı, emekli olmadan Ankara’da vefat ( 1929- 1986 ) etti. Mezarı Ankara Karşıyaka Mezarlığındadır. Nur içinde yatsın.

M. Adnan Göksu Orta Okul’da Müdür iken Müdür yardımcısı da Naci Aydınlı idi. Onun Ankara’ya gidişinden sonra Naci Aydınlı okul müdürü oldu. Naci Aydınlı müdürlüğü sırasındaki ilk İstiklal Marşı töreni öncesinde, yüksek sesle “ Çocuklar! İyi dinleyiniz, bu fırından bugüne kadar çiğ ekmek çıkmamıştır, bundan sonra da çıkmayacaktır! “ ve de öyle olmadı mı?

Çok duydum öğrencilerin üstün başarılarını. Kazanmışlar, hepsi de bir yerlere gelmişler. Sağlıkçısı, eğitimcisi, iş adamı, emniyet görevlisi, ordu mensubu, öğretim üyesi vs. Bizler için, aileleri için çevre için, ülke için ne sınırsız gurur! Ne demişti önderimiz “ Ey Türk!, öğün, çalış,güven! “ Ata’nın direktifi buradaki uygulamada da en iyi şekilde amacına ulaşmıştı. Devamı gelecek sayıda.

SALİH BALABAN’IN ERMENEK’TE UNUTAMADIKLARI (3 )

FRANSIZCA ÖĞRETMENİ

111

Şüphesiz unutulamayanlar arasında Ermenek Orta Okulunun hafızası olan, okulun Yazı İşleri Müdürü Hüsnü Atıcı gelir. Başı ağrıyan ona giderdi, bize ağabeylik yaptı. Oğlu Hakan öğrencilerimizdendi.

Okul hizmetlileri hergün kapıda bizi abi-kardeş gibi bir aile ortamında karşıladılar. Ali Efendi ve Mustafa Efendi ve oğlu Yüksel.; sıcacık sınıflar, tertemiz ortam…

Okul Müdür Yardımcısı ve pansiyon sorumlusu iken herkes bana çok yardımcı oldu. Pansiyonda görevli iki ablamız sanki öğrencilerin anneleriydi. Bize de ikram ettikleri sıcacık çayları için teşekkürler. Etüt saatlerinde görevli öğretmen Rafet Akpetek, öğrencilere ağabeylik yaptı, bilgilerini pekiştirtti. Ne güzel yuvaydı o pansiyon!

Hatırlayabildiğim diğer değerli öğretmenlerimiz Meliha Berk, Mübeccel Sezer, Oya Doğru, Yüksel Üstündağ, Abdullah Dikici, ( Kardeşi Zübeyde ) Zihni Akman, Fikret Konakçı, Fazıl Aktaş, İbrahim Atan, Mahmut Odabaşıoğlu, Kadir Mert ….doktorumuz Erol Sezer.”

Öğretmenimiz unutma payı bırakmış ama Halil Cengiz ve Ünal Öztaş,; dışarıdan takviye  amaçlı gelen Opr Dr. .Tevif Fikret Berk, Hasgül Atalık, Emin Alper, Abdullah Erdem, Av. Naci Köprülü,.. gibi öğretmenlerimizi de bu vesile ile yâd edelim.

“Naci Aydınlı, Haydar Gültekin aileleri ile aramızdaki “batırık ziyafeti “ trafiği devam etti durdu Antalya’da.

İlçede Anadolu Bakkaliyesi Yücel Öztaş ve Abdurrahman Pirgon beylerin hizmetleri; esnaftan Sayıcılar, Nadir Harani, Üstündağ Eczanesi sahibi Eczacı Sayın Mustafa Üstündağ,’ın bizlere yardımı, sanki aile doktoru gibi bir sıcaklıkta idi.

Sinema işleten İlhan Gür Bey,’in ( 1 ) bizlere, halka hizmeti, çok güzel filmler göstermesi, parası olmayan fakir çocukları biletsiz içeri alması gibi özelliklerinin yanında Sinema Salonu’nu 21 Mayıs 1965 akşamı için Okul’umuza ayırması, öğrencilerimizin sahneye koyduğu oyun nedeni ile oyun gecesi salonun alkışlardan çınlaması, velilerin coşkusu, evlatlarının sahnedeki başarısı. Aynı gecede iki oyun oya Doğru’nun sahnelediği “ Scapin ‘in Dolapları “ oyunu; İbrahim Soranlar, Ali Tapan, Hüsamettin Siverek ….ve benim sahnelediğim “ Ayşe Pınarı “  oyunu ; başrollerde Nuri Yaldız ve hikâyemizin bahtsız gelini Fadime Yeşilyurt ve Kerim Akdoğan’ın oyundaki başarıları ve seyirciyi etkilemeleri bugün bile belleğimizde taptaze duruyor. __________________________________________________

1) İlhan Gür, 1970’li yıllarda İstanbul’a göçtü. ERÇEV’in kuruluş aşamasında ve ilk yıllarında büyük emeği olan Saygın bir Beyefendi. Ermenek’te öğrencilere ve halka verdiği hizmetin bir benzerini İstanbul’da yapıyor.

SALİH BALABAN’IN ERMENEK’TE UNATAMADIKLARI ( 4 )

FRANSIZCA ÖĞRETMENİ

Not bu bölüme Necati Akpınar ve bir öğrenci grubu koyabilirsiniz.

Salih Balaban,1965-1968 yılları arasında Ermenek Orta Okulunda Fransızca öğretmenliği ve idarecilik yapar. O dönemle ilgili olarak unutamadığı bazı Ermenekli aile ve kişiler var. İşte onlardan birkaçı:

“ Lütfi Servi’nin babasından bir Singer dikiş makinesi almıştık. Hâlâ kullanıyoruz, iyi ki  almışız, hep oraları hatırlıyorum.

Nuri’nin babası Emin Yaldız…hepsi iyi insanlar.

Akçamescit, Sipas Cami, Ulu Cami, buralardaki huşu; tarih öğrenim yuvası Tol Medrese, Maraspoli Mağarasına girilince o ürperti, Yaradan’a duyulan o şükran…

Dekaçatı piknik yerleri, Göksu Vadisi, Fariske, Güneyyurt, o yıllarda linyit maden ocaklarının işlenmeye başlanması ilçenin daha nice zenginlikleri…

Bir okul gezisi, Doğu Akdeniz, Mut-Silifke-Erdemli-Mersin-Tarsus-Adana-Seyhan Barajı , Mersin Tevfik Sırrı Gür Lisesi’nde konaklama, Adana Onbaşılara Restaurant’ta nefis yemekler yedik O yörelerin güzelliklerini gördük. Ama dönüşte biraz heyecan biraz korku! Mut’tan hemen sonra gelen Göksu Köprüsü bizi bırakmadı, nehir ağzınca taşmış geçit vermedi. Köprüyü dinledik, Mut’a geri döndük, şirin ufak sempatik insanların işlettiği bir otelde kaldık. Öğrencilerimizin disiplinli davranışı ve kurallara gezi boyunca uymaları bize ayrı bir gurur kaynağı oldu.

Değerli öğretmenimiz Salim Balaban, aklında kalan çok sayıda öğrencilerin adından bahsettikten sonra,

“ Ermenekliler, ailece bizleri bağırlarına bastılar, biz de kendilerine bir dönem misafir olduk. Hayat filmini sanki geriye sardım da o dönemi bir daha yaşadım, yaşaran gözlerle. Bahsettiğimi bu sevgili insanlardan, eğer ebediyete intikal edenler varsa kendilerine Yüce Mevla’dan rahmet diliyor, gönüllerimizde daimi kalıcı olduklarını kendilerine en hayırlı dualarla iletmek istiyorum

Bana mazideki hatıraları bir daha yad etmeme vesile olan sevgili öğrencimiz Kazım Türkmen’e ve diğer dostlara duyacaklarına inandığım “Yeşil Ermenek “  gazetesine içten teşekkür ederim.

Yöreden branşdaşlarım olan Hulusi Ergin ve Salim Çetinkaya’ya el sallıyorum.

Son olarak çalıştığımız Ermenek Lisesinin bugünkü eğitim öğretim ekibi için de en üstün başarı dileklerimi tekrarlıyorum ve kendilerine saygılar sunuyorum. “ 

                                                                            Salim BALABAN