TARİH YAĞMA EDİLMESİN!

TARİH YAĞMA EDİLMESİN!

“Karaman’ın Sesi, Ermenek Haber, Yeşil Ermenek ve Taşeli Haber “ in internet sitelerinde sık sık kaçak kazı haberlerine rastlamak mümkün. En son Göktepe’de 24 Aralık 2012 günü internet sitelerine düşen habere göre “kaçak kazı “ yapılırken insanların suçüstü yakalandığı haberini okuduk.

Kaçak kazı işleri, son 30- 40 yıldır çoğalmaya başladı. Eskiden böyle bir şey yoktu. Elli yıl önceki Roma ve Bizans dönemlerine ait tarihi yerler, mezarlar,  antik kentler,  bakir hâlde idi. Selçuklu ve Osmanlı döneminde kendilerinden önce yöremizde yaşayan kavimlerin bıraktıkları eserlere el dahi sürülmemişti.

Bu talan, yağma, kaçak kazı, define arma, kısa yoldan zengini olma hayalleri, tarihi eserleri tahrip edip kırıp dökme son 30-40 yılın ürünüdür. 

 Yerin altındaki ve üstündeki zenginlikler bu ülke insanlarının ortak mirasıdır. Yöreye dışarıdan gelen define avcıları ile yerel işbirlikçileri Taşeli Yöresi’nde açılmadık mezar, tarihi kalıntı ve yerleşim yeri bırakmamışlardır. Arazilere ulaşım için açılan yollar, zirai amaçlı kullanılan kepçeler, bu tahribatı hızlandırmıştır. 

Üç  yıl önce Başyayla Belediye Başkanımız Sayın Şerafettin Bulgurcu ‘nun daveti üzerine Karamanoğulları beylerinin yaşadıkları dağları gezerken yağmalanan, tahrip edilen tarihi mekanları ve mezarları gördük ve üzüldük. O gezdiğimiz yerleri yazar arkadaşımız  Mehmet Şimşek, Ertaş’ın gözü ve sözü ile “ermenek haber”de  yayınladı. İsteyen “ermenek haber” sitesinde Mehmet Şimşek imzası ile bulabilir.

2004 yılında ve 2009 yılında Aziz Sokrates Kilisesi ‘ni bulmak için İmparator Zenon’un köyüne gelen İTÜ’den Prof. Dr. Turgut Saner, sonraki gelişinde Büyükü Karapınar yaylasındaki “Kisse Ören Yeri”ndeki Aziz Sokrates Kilisesi’nin  temellerinin dozerle nasıl tarümar edildiğini dehşet içinde görür ve fotoğraflar. (1)   

Sonuç olarak, devletin koruması altında olan tarihi varlıklarımız insanlarımız tarafından tahrip edilip yok ediliyor. Tarihi varlıklar, kıymetli madenler kadar hatta onlardan daha fazla zenginliklerimizdir. Çünkü bitmez, tükenmez, yöreye turist çeker, gelecek nesillere bırakacağımız ortak mirastır.

Şurası muhakkak ki, Türkler Taşeli’ne gelmeden orada inançları farklı farklı insanlar yaşardı. Türkler geldikten sonra da yaşamalarını sürdürenler oldu. Farklı inançların eserleri olarak onlara hor bakmak ve onların sürekliliğini önemsememek de sağlıklı bir yaklaşım değildir.

Taşeli’nde kültür varlıklarımızı koruyan ve yaşatan bir müzenin olmaması ve tarihi kalıntılara karşı içimizde koruma güdüsünün isteksiz olması,  İl Kültür Müdürlüğü’nün bu konularda yeterli duyarlılığı gösterememesi gibi nedenlerle tarihi yapılar, figürler, mezarlar ve ören yerler göz göre talan ediliyor.

Asayişi sağlamakla görevli jandarmanın yer altı zenginliklerinin talanını önlemede yeterli olduğu söylenemez. Köy, belde, kent halkının da bilinçli olarak tarihi yağmalayan, talan eden insanlarla iş birliği yapan yerli defineci ya da kaçak kazıcı insanları ve onların işbirlikçilerini eylem öncesi ve eylem aşamasında  jandarmaya haber vermesi her vatandaşın bir sorumluluk görevidir. Okul müfredat programlarında bu konularla ilgili geniş bilgiler vardır. Öğretmenlerimizin arkeolojik konularda çok duyarlı olması ve öğrencilerini bilinçlendirmesi beklenir. Eskiden köyün çobanı, bekçisi, korumacısı, deştivanı köy hudutları içindeki dağlarda neler olup bittiğini bilen, köye haber veren insanlarımızdı. Şimdi onar da kalmadı.,

Zor şartlarda, dağ ve kış koşularında görev yapan kolluk kuvvetlerimizi kutlarken, köy muhtarlarımız ve  insanlarımızın bu konuda çok duyarlı olması gelecek nesiller adına büyük bir görevdir.  

____________________________________________________

Şimşek, Hasan, Köyümü Büyükkarapınar, s.300-301.