KÖYÜM BÜYÜKKARAPINAR Hasan ŞİMŞEK

  • Skip to content
  • Ana menü bloğuna geç ve giriş yap.

Blok arama görünümü

Dolaşım

Arama

Buradasınız: Home

Ana Menu

  • Anasayfa
  • Büyükkarapınar Yazıları
  • Büyükkarapınar Kitabı
  • Basında Büyükkarapınar
  • Biyografik Eserlerim
  • Eğitim Danışmanlığı
  • Genel Yazılarım
  • Köyümüzden Haberler
  • Kim Kimdir?
  • Fotoğraflar
  • İletişim
  • Teşekkür

MELİHA BERK’İN ARDINDAN

  • Yazdır
  • E-posta
Detaylar
Kategori: Kim Kimdir?
Yayın tarihi: Cumartesi, 13 Şubat 2016 02:09
Yazar: hasan-simsek
Gösterim: 2507

MELİHA BERK’İN ARDINDAN ( 1924-2016 )

MATEMATİK ÖĞRETMENİMİZ

O bir matematik öğrenmeni idi. İstanbul’un göbeğinde Fatih Gelenbevi  Ortaokulu’ nda görev yaparken bir doktor olan kardeşi Operatör Dr. Tevfik Fikret Berk’in peşinden Ermenek’e gitmişti. Sene 1962-1963 dönemi olmalı.

Gurbetteki her aydın Ermenekli   Ermenek’e gitmese de yüreği  Ermenek sevgisi ile çarpar. İşte bunlardan biri rahmetli   Operatör Dr. Necati Bilge/KARAMANOĞLU’dur. Kuledibi Hastanesi’nin Cerrahi Bölümü’nün başında bulunan ünlü bir doktordur. Dr. Fikret Bey onun yanında ihtisas yapmış, onun önerisi ile Ermenek’e gitmiştir.  Bu vesile ile kardeşini yalnız bırakmayan Meliha Berk de Ermenek’e tayin ister. Ermenek Ortaokulu’nda matematik derslerine girer.  Son sınıfta benim de öğretmenim oldu. Sakin, şiddet içermeyen, insani vasıfları yüksek, mesleki bilgisi yeterli, öğrencilerinin iyi yetişmesi için çaba sarf eden değerli bir öğretmendi. Ermenek’ten ayrılınca Dr. Gediz’e,  Meliha Hoca Hanım da İstanbul’a geldi.

Babaları Osman  Amca İstiklal Savaşı’na katılmış gazi madalyası olan emekli bir yüzbaşı idi. Evde oturmaz, Beyazit’te Kapalıçarşı’nın  hemen  arkasındaki eski bir sokakta  bir dükkânı vardı. Bu dükkâna gelir ufak tefek tamir işleri yapar, oyalanır vaktini geçirirdi.  Aksaray’ın mutena bir yerinde güzel bir apartmanda güzel bir daireleri vardı. Osman Amca yaşlı olduğundan evde en kolay ve temiz yakıt olarak gaz sobası kullanırlardı. Çok yakın bir mesafede oturduğumuzdan Meliha Hocamızın  pazarları özellikle kışları zaman zaman  misafiri olurduk, o da bize gelir, şöyle bir hava alır giderdi. Onlar karşıya Bostancı’ya  biz de Maçka’ya taşınınca gidiş gelişler olmadı  ama telefon ile iletişimi hep sürdürdük.

İki yıl önce Mustafa Keskin arkadaşımızla birlikte  ERÇEV binasına çok yakın olan evine gittik, Vakıf’taki sohbet toplantımıza iştirak etmesini sağladık. Birlikte olmaktan çok mutlu olmuştu. O zaman bu etkinliği haberleştirdik ve öğrencilerinden ve dostlarından büyük ilgi toplamış ve Hoca’yı çoğu eski dostları aramış ve o da bundan ziyadesi ile memnun olduğun defalarca telefonda bana anlatmıştı.

Meliha Hocamız Ermenek’te sevilen sayılan bir öğretmen olduğu kadar,  Ermenekli aileler ile de iyi ilişkileri olan ve bunu yaşam boyu sürdürebilen ender insanlardan biridir. Ermenek’te Meydan’a doğru giderken o zaman güzel bir ev olan yol üzerindeki   rahmetli  Tahsin Yaldız’ın  evinde otururlardı. Eve giriş yol üzerinden yol seviyesin biraz altında köprü gibi uzantısı olan bir yerden girilirdi. Evin duvarında operatör Dr. Tevfik Fikret Berk diye yazardı. Pazar günleri bırakınız Ermenek’i büyük şehirler göre bile havalı bir boyacısı olan, Boyacı Osman, evin girişinde doktorun ayakkabılarını sıralar tek tek boyardı. Pazar günleri ortaokulda okuyan biz köy çocukları gruplar hâlinde gezi amaçlı  Meydan’a doğru giderken Boyacı Osman’ın doktorun ayakkabılarını nasıl boyadığını  değil, doktordan  kaç para alacağı da değil, ayakkabıların çokluğu dikkatimizi çekerdi. Bir defasında Lafsa’dan (Kirazlıyayla’dan ) bir arkadaş sekiz çift ayakkabı saymıştı. O zamanki ölçülere ve bizlere göre oldukça fazla bir sayı idi bu. Doktor çok aktif bir adamdı. Ortaokula da derse gelirdi. Geldiği Tabiat Bilgisi dersinin yazılılarında benim ve Sinan arkadaşımın yazılı kâğıtlarını hiç okumazdı, doğrudan on verirdi, güveni tamdı. Ermenek’te kaldığı beş yıl içinde sağlık yönünden abartmıyorum bugüne kadar Dr. Mehmet Bey hariç en büyük en yararlı hizmeti Operatör Dr. Tevfik Fikret Berk vermiştir. Hemen hemen Ermenek’in her köyünden insanları ameliyat etmiş ve sağlığına kavuşturmuştur. Genç denilecek bir yaşta 51 yaşında Ereğli’den İstanbul’a gelirken 1978 yılında trafik kazasında yaşamını yitirdi. Ablası Meliha Berk’e gelince o hiç evlenmemişti.  Kendini öğrencilerine adamış seçkin bir öğretmen ve eğitimci idi. Ömrünün son kısmını İstanbul’da Bostancı’daki dairesinde geçirmişti. 10 Şubat 2016 Çarşamba günü sabahı hakkın rahmetine  kavuştuğunu Sinan Çelebi arkadaşımız haber verdi. Önceden sosyal medyada paylaştığımız gibi cenaze namazı Erenköy Galippaşa Cami’nde kılındı ve Yeni Kozlu mezarlığına defnedildi.  

Dr. Mehmet Atay, Hoca’yı şöyle niteler “ Eli öpülesi mükemmel öğretmenim. Senin üstümüzde çok emeğin var. Bize bilgi verdin, sevgi verdin, insanlık dersi verdin; öğretmeni ceza vermeden  dövmeden, korkutmadan, sevgi ile de öğrencilerine çok şey öğretebileceğini gösterdin. İlahi adaletin seni Cennet’e götüreceğine inanıyorum. Mekânın Cennet olsun! Nur içinde yat.”  Dr. Mehmet Atay Hoca’yı en çok ziyaret edenler arasında bir arkadaşımız olduğu hâlde kayınbiraderinin de vefatı aynı güne gelmesi onu çok üzdü. Yine Hoca’nın vefatın bize ulaştıran Sinan Çelebi arkadaşımız da eniştesi de aynı gün öldüğü için Hocalarına karşı son görevlerini yapamamanın üzüntüsünü yaşadılar. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.

1960’lı yıllarda Meliha Berk’in Ermenek’te matematik öğretmenliği yapmış olması eğitim öğretim adına çok şey kazandırmış, yetiştirdiği öğrenciler kabuklarını yırtarak belli noktalara gelebilmişlerdir. Kardeşi Operatör Dr. Tevfik Fikret Berk’e gelince o da yoksul Ermenek’in hastalarının Ankara ve Konya’ya gitme zorunluluğunu asgariye indirmiş ve Ermenek’te hastaların dertlerine deva olup şifa bulmalarını büyük ölçüde sağlamıştı. İkisine de Allah’tan rahmet dilerken,  Doktor Beyin eşi Ruhan Hanım’a , Kızı Sibel’e ve Oğlu Dr. Asil’e sabır ve metanet dileriz.  

13.02.2016

Hasan ŞİMŞEK

HOCALARIN EN BÜYÜĞÜ! İŞTE MELİHA BERK!

Hocaların hocası Meliha Berk, yandaki hocaların hası ve en genci Hasgül Atalık,  ikisinin de öğrencisi  olan ben ve ERÇEV yönetiminden arkadaşımız Mustafa Keskin. Diğer toplu resimdekiler ise Yönetim Kurulu arkaşlarımızdan Rıza Servi, Haluk Soğukpınar ve eşleri ERÇEV Müdürü Murat Akın ve çaycımız Hülya Hanım.

İşin hikâyesi şöyle:

Meliha Hanım Ermenek’ten İstanbul’a tayin isteyince  Aksaray’ın  Haseki tarafında mutena bir apartmanda annesi  ve babası ile birlikte otururken eşimle  ziyaretlerine giderdik. Karşı’ya Kadıköy-Bostancı tarafına 1989 yılında taşınınca  bir kopukluk oldu. Telefonla görüştüğümüz hâlde bir türlü hocamızı gidip ziyaret etme imkânı bulamadık. Bir edfasında Vakıf gecemize getirebilmiştim. Ziyaret edememe, görüşememe  benim olduğu gibi çoğu öğrencilerinin içinde bir uhde idi. Ayrıca bütün eski öğrencileri onu görmek için bir arayış içinde idiler.

ERÇEV, kendine mekân olarak satın aldığı “  ERÇEV EVİ” Kadıköy-Bostancı’da, Meliha Hoca’ya yakın bir yerde idi. Meliha Hoca ERÇEV’in oraya geldiğini duyduğu hâlde bir türlü öğrencileri ile buluşamamıştı. 27 Ocak Pazar günü düzenlenen “ Arabaşı Günü” Meliha  Hocamızı oraya nasıl getirebiliriz diye düşünürken Mustafa Keskin’e telefon ettim. Hocayı gidip evinden birlikte alabilir miyiz diye konuştum. Çünkü Hocamız çok yaşlanmıştı 89 yaşında idi.  Mustafa, benim de hocam olur, gider evinden  alır Vakıf Merkezi’ne getiririz dedi ve öyle yaptık. Mustafa ile karlı ve soğuk bir “Arabaşı Havası”nda hocamızı evine gidip Vakıf Merkezi’ne getirdik. Mustafa, ben ve orada bulunan öğrencileri ve dostları çok mutlu oldu. Şüphesiz hocamız da…

Tanımayanlar için yazalım: Matematik Öğretmeni Meliha  Berk Ermenek’e kardeşi rahmetli Opr.Dr. Tevfik Fikret Berk ile birlikte geldiler. O yıllarda yalnız yazları Ermenek’te ameliyat yapacak doktorlar bulunurdu, Yanılmıyorsam Ermenek’te yedi sekiz yıl kaldılar. Meliha hanım 1962- 1967 yılları arısı Ermenek orta okulundan mezun olan öğrencilere matematik hocası olarak büyük hizmet verdi. Onun iyi bir matematik öğretmeni oluşu  ermenekli öğrencilerin sınavlardaki zorlukları aşmada büyük başarı sağladı. Sakin ve yumuşak davranışı, sabırlı duruşu ile Ermenekli öğrencilere matematiği sevdirdi ve onların üst kademelere sıçramasına büyük katkı sağladı.  Ermenek’ten İstanbul’a tekrar gelince binlerce öğrenci yetiştirdi. Emekli olunca İstanbul Bostancı’da yaşar oldu. Kendilerine sağlıklı ve uzun ömürler dilerken, biraz da kardeşi  ve şimdi rahmetli olan Opr. Dr. Tevfik Fikret Berk’ten bahsetmeliyim. Kışta kıyamette, ulaşımın zor yapıldığı ve yukarılara ( Konya-Karaman )  o zamanki ölçülerde çok para ( olmayan para ) harcanarak hasta götürüldüğü dönemlerde Ermenek merkezde ve köylerinde yüzlerce hastayı ameliyat etmiş ve sağlığına kavuşturmuştu. Konya doğumlu her iki kardeşin Ermenek halkına çok büyük hizmetleri olmuştur. Hocamızı vakfımızda misafir etmekle Mustafa ve diğer arkadaşlarımız da çok mutlu oldular. Umarım haberi okuyan öğrenciler de çok sevinecek ektir. Rahmetli Opr.Dr. Tevfik Fikret Berk’in ruhu şad olsun.

28.01.2013. Hasan ŞİMŞEK

HASAN ŞİMŞEK KİMDİR?

  • Yazdır
  • E-posta
Detaylar
Kategori: Kim Kimdir?
Yayın tarihi: Pazar, 25 Ekim 2015 17:39
Yazar: hasan-simsek
Gösterim: 3742

 

 

HASAN ŞİMŞEK

Öz Geçmişi ve Eserleri

1945’te Ermenek( şimdi Başyayla ilçesine bağlı) ilçesinin Büyükkarapınar köyünde doğdu. İlköğrenimini köyünde, ortaokulu ise Ermenek’te bitirdi. Lise öğrenimini Sakarya (Adapazarı ) Lisesi ve İstanbul Pendik Lisesi’nde tamamladı.

İstanbul’da yüksek öğrenimine devam ederken Ortaköy Öğretmen Okulu’nu dışarıdan bitirerek bulunduğu kent olan İstanbul’da öğretmenliğe başladı.

Öğrtemenlik yaptığı dönemin başlangıcında Marmara Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nun Radyo ve Televizyon Bölümü’nü  bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ‘nde  Gazetecilik ve Halkla İlişkiler dalında yüksek lisans (MASTER ) yaptı. “Atatürk ve Basın “ konulu 332 sayfalık basıma hazır bir tez çalışması var. Akabinde, ilköğretim öğrencilerine yönelik çoğu Talim Terbiye Kurulu onaylı 20 civarında kitap yazdı.

Mesleki alanında yaptığı çalışmalar nedeni ile 1991 yılında Eminönü İlçesi’nden  “yılın öğretmeni” , il bazında da ikinci seçildi ve Valilikçe ödüllendirildi.

Yazmış olduğu kitapları, kurmuş olduğu “Şimşek Yayınları “ kitapevinde hazırlanıp piyasaya verildi. 2005 yılında yayınevini kapattı. Birikimini değerlendirerek, üç yıl gibi maddi ve manevi külfeti bir hayli ağır olan “Köyüm Büyükkarapınar “ kitabını yazdı . Keskin Color Matbaası tarafından basım yapılan “Köyüm Büyükkarapınar “ kitabı Taşeli Yöresi okullarına, kütüphanelere, belediye ve kaymakamlıklara ücretsiz olarak kaynak/model olması amacı ile bizzat yazarı tarafından dağıttırıldı. Köy hane halkına da birer tane hediye etmek suretiyle köyüne olan vefa borcunu ödemiş oldu. Kitap, 452 sayfa tutarında olan alanında bir ilk ve şaheser.

Hasan Şimşek, Yeşil Ermenek, Ermenek Güncel, Karaman’ın sesi, İKEV ve Ermenek Vakfı’nın sesi gazetelerine, kgrt, medyaermenek, ermenekinsesi,ermenkgündem,ermenekgüncel internet sitelerine köşe yazıları yazmaya devam ediyor.

 Karaman İlinde Hayvan Varlığı, Taşeli Suları ve HES’ler, Küçüksuyun Beslendiği Kaynaklar, Kıl Keçiler Gözden Çıkarıldı mı?  gibi önemli araştırma yazıları ve 400’ yakın köşe yazıları vardır.

Yazar evli ve iki çocuk babasıdır.

ÇALIŞMALARI:

1. Türk Kültür Hayatında Kâğıdın Yeri (Araştırma )

2. Atatürk ve Dış Poltika ( Araştırma ).Bu eserin bir özeti öğretmen arkadaşlara konferans olarak Cağaloğlu-Halk Eğitim Merkezi’nde verildi.

3. TBMM taarfından düzenlenen Milli Sarayalar Sempozyumu-Yıldız Sarayı-Şale Köşkü “Milli Sarayların İçte ve Dışta Tanıtılması) konulu bildirisi TBMM tarafından Temmuz 1985 ‘te bastırılmıştır.

4. 1982-1983 öğretim yılında ilkokullarda okutulan Türkçe kitapları üzerinde yapılan bir inceleme 01.07.1983 tarihinde rapor hâlinde MEB yetkililerine arz edilmiştir. Bu rapordan sonra Devrin Milli Eğitim Bakanı yeni kitap yazma arayışlarına girişti.

5. Turizm Haftası, Müzeler ve Öğrenciler (Makale ) 19.04.1986 ‘da Güneş Gazetesi’nde neşredilmiştir.

6. Atatürk ve Basın  konulu Yüksek Lisan “Master “ tezi 320 sayfa, baskıya hazır hâle getirildi.

7. Geleneksel Gülhane Etkinlikleri “ 1988 Yılı İlkokullararası Bilgi Yarışması “ sorularını hazırlayan komisyona başkanlık etti.

8.1986- 1988 yıllarında “İstanbul Milli Eğitim Test Komisyonunda “ çalıştı. Sosyal Bilgiler sorularının hazırlanmasını üstlendi.

9. İlkokul 4. sınıf konularını işleyen 288 sayfalık test kitabını 1987’de hazırladı ve bastırdı. Öğrencileri Anadolu Lisleri sınavlarına hazırlayan bu kitap ( Baraja Dğru 4-5 ) konularına göre % 90’lık isabetiyle  İstanbul’da aranan kitaplar arasında ilk sıralarda yerini aldı.

10. Yine ilkokul 5. sıınf konularını işleyen açıklamalı 400 sayfalık ( Baraja Doğru 5 )  test kitabını 1988 yılında bastırdı, öğretmen, veli ve öğrencilerin hizmetine sundu. Bu iki kitap Marmara Bölgesi kent merkezlerinde çok okunan ve aranan yardımcı ders kitapları arasında ön sıralara girdi. Bu kitapların ikisi de Talim Terbiye Kurulu tarafından tavsiye edildi.

1991 yılında eğitim kurumlarının en yoğun olduğu İstanbul’un Eminönü ilçesinden yılın öğrtmeni il bazında da ikinci olarak 24 Kasım 1991 akşamı Vali Sayın Hayri Kozakçıoğlu’nun elinden onur belgesini ve plaketini aldı.

11.1997 yılında Cevrikalfa İlköğretim Okulu’ndan emekli oldu. Diğer MEB, Talim Terbiye Kurulu Onayı alan eserleri:

Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 2

Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 3

Türkçe- Dil Bligisi- Dil Yeteneği İlköğretim 4

Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 5

Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 6-7-8

Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık ilköğretim 4

Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık İlköğretim 5

Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık İlköğretim 6

Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık ilköğretim 7- 8

Sınava Soruları( Derleme ) Çözümü ve Anlatımı

Şimdilerde yeni program göre ( 2004’ten sonra )

Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 6

Türkçe-  Dil Bilgisi-  Dil Yeteneği İlköğretim 7

Türkç- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği-İlköğretim 8

2002 yıılndan itibaren Taşeli Yöresi sorunları ile ilgili yazılarını “ yeşil ermenek, taşeli haber, ermenek haber , medyaermenek ve ermenek güncel ve kgrt internet sitelerinde yazmaya devam etmektedir.

Annesi ve babası adına itaf etitği “Köyüm Büyükkarapınar” kitabı onun hayata geçirdiği önemli bir Sosyal Sorumluluk Projesi’dir.

 

YAŞAT MANAV

  • Yazdır
  • E-posta
Detaylar
Kategori: Kim Kimdir?
Yayın tarihi: Pazar, 19 Temmuz 2015 01:15
Yazar: hasan-simsek
Gösterim: 2510

YAŞAT MANAV’IN BEKLENMEDİK ÖLÜMÜ!

( 1937-2015 )

Hüseyin Yaşat MANAV, o bir Ermenekli, ünlü bir mimar. Mut’ta doğduğu için Mutlu da diyebiliriz. Mersin’de iş hayatına başladığı için kendini Mersinli olarak da tanımlar. Orta ve liseyi Konya’da okuduğu için aynı zamanda kendini Konyalı olarak da hisseder. 1972’de İstanbul’a geldiği için İstanbullu da diyebiliriz. Bana ölüm haberini kökü  Büyükkarapınar Köyü’nden olan  üst düzey  bir yönetici emeklisi olan Mersinli  Özaydın YALÇIN  haber verdi.  Hüseyin Yaşat MANAV’ın ölüm haberini aldığım saatte Konya –Bozkır’da kayınpederimin defni ile ilgili çalışma yapıyorduk. Çok arzu ettiğim hâlde H. Yaşat MANAV’ın  cenaze törenine katılıp son görevimizi yapma imkânımız olmadı.

Hüseyin Yaşat MANAV 17 Mayıs 1937 yılında Mut’ta doğdu. Babası Ali Manav Mut’ta tanınmış bir tüccardır. Annesi Zehra Hanım ise Hacı Metinler sülalesindendir. Annesi de babası da Ermeneklidir. İlkokulu  Mut’ta, orta ve liseyi ise Konya lisesinde okur. Altı yıllık okul yaşamında okulun pansiyonunda kalır. 1956 yılında Konya Lisesi’nde mezun olur. Yüksek öğrenimini İstanbul Teknik Üniversite’de yapar ve 1960 yılında okuldan mimar olarak mezun olur.

Stajını Konya’da sonradan profesör ve dekan  olan Mimar Hulusi GÜNGÖR’ün yanında yapar. Onunla olan dostluğu ölünceye kadar devam eder.

H. Yaşat MANAV, Babası Mut’ta  oturduğu için iş hayatına Mersin’de başlar. Bir bale öğretmeni olan Bilsev Hanım ile Mersin’de evlenir ve üç  evlat sahibi olurlar.

Mimar H. Yaşat MANAV, mimari alanda Mersin’de ilklerin adamdır. Onun adını taşıyan Yaşat Otobüs Durağı  onun Mersin kentinde yaptığı işlerin başarısının onurlu bir belgesidir. Yine mimari alanda büyük bir başarı olan Yaşat İş Hanı onun eseridir. Türkiye’de ilk defa yürüyen merdiveni binalarda kullanan odur. O Mersin’de ünlü bir mimar olmuştur, artık oraya sığamaz. Büyük projelerin adamıdır, hayal gücü çok zengindir. Kafasındaki projeleri hayata geçirmek için 1972 yılında İstanbul’a gelir. KORUKENT  mimari alanda ilkleri barındıran mahalle gibi büyük bir yapı topluluğu onun hayata geçirdiği büyük, büyük olduğu kadar ünlülere hitap eden bir eseridir. KORUKENT’te  kültür, sanat, spor alanlarını iç içedir. Doğal doku bozulmadan, yeşil alanlar kıyılmadan ağaçlar arasında hayata geçirilmiş zamanına göre devasa bir projedir. O, kültürü, sanatı, sporu ve doğayı mimarı ile bütünleştiren sosyal yönü ideal dinelecek kadar kuvvetli bir mimardı.

Ben Yaşat MANAV’ı ERÇEV kurulduktan birkaç yıl sonra tanıdım. Bizim etkinliklerimize ve umumi toplantılarımıza isteyerek katılırdı. Sosyal etkinliği geniş bir yelpazede dağılmış olan rahmetli Yaşat MANAV, çalışmalarımızda ve etkinliklerimizde bize hep pozitif enerji verdiği gibi aynı zamanda burs verme konusunda da ilk başlarda hep yer aldı. O yalnız ERÇEV’de değil, Mersinliler Derneği’nde Karamanlılar ve Konyalılar Vakfı’nda hep o vardır. Yardım severlilikte öğrencilere burs verme konusunda hep ilk sıralarda yer almış değerli bir aydın kişi idi.

İstanbul’a gelince Hürriyet gazetesinin 19 Temmuz 2015 tarihli sayısında Darülaceze Vakfı’nın da kurcu ve bağışçı üyesi olduğunu öğrendim. Bir dönem yönetim kurulu üyeliği de yapmış.

Her yıl KORUKENT denilen büyük mekânda Konya Liselilere yemek verir öğretmen ve öğrencileri bir arada buluşturmanın mutluluğunu yaşardı. ERÇEV  davetlerinin dışında yapılan bu yemekli ve BOĞAZ gezili yemeklerine bir iki defa ben de bulundum. Liseli arkadaşları içinde çok sayıda Profesör, General ve başaralı iş adamları ve siyasiler vardı. Paylaşmayı, misafirperverliği çok severdi. Yüzünde gülücükler hiç eksik olmazdı. Kompleksi olmayan, öz güveni yüksek bir kişilik yapısı vardı. Bir yıl önce çok yakın bir arkadaş grubu ile beni de tekne gezisine Bodrum’a davet edeceğini söylemişti. Bu projeyi  gerçekleştirmesi  kısmet olmadı.

ERÇEV ile olan ilişkilerini Yeşil Ermenek’te ve ERÇEV’in haber bülteni olan “Ermenek Vakfı’nın Sesi “ bülteninde yazmıştım. ERÇEV’e maddi ve manevi büyük katkıları oldu. Genel kurullarına katılmayı bir ödev saydı. Üyeleri çalışmalarda teşvik etti. Son yolculuğunda, bayram tatili olması nedeni ile ona görevimizi yeterli ölçüde yapamadığımızın üzüntüsünü yaşıyoruz.

Sonuç olarak, Konya, Karaman ve Mersin vakıf ve dernekleri yardımsever bir üyesini kaybetti. Umarım onun hayatta yardım kurumlarına gösterdiği ilgiyi bundan sonra onu çeşitli yönleriyle anarak adı geçen kurumlar gösterir. Hüseyin Yaşat MANAV dostları tarafından öldükten sonra da yaşatılmalı ve anılmalıdır. Ruhu şad olsun, Allah kabir azabından korusun.

19.07.2015. Hasan ŞİMŞEK

 

YAŞAT MANAV BEYİN KORUKENT’İ

 

Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu yakasından Karşıya geçerken köprünün bitiminde sağdaki eğimli koruda yer alan evlerin bulunduğu yere KORUKENT denir. Buranın yaratıcıcı Hüseyin Yaşat Manav, o bir Ermenekli. Babası Mut’a göçtüğü için kendini Mut’lu ( Mersinli ) olarak da kabul eder. Ama Mersin, Karaman ve Konya arasında dolaşır durur. Yani üçünden de vaz geçemez. Liseyi Konya’da okumuştur. Tüm Konyalı aydınlar onun arkadaşı  ya da dostudur. O, 1950’li yılın başlarındaki lise hayatını Yaşat Manav şöyle anlatır:

 

“ Yatakhanemizde soba yoktu. Kışın – 17 dereceleri  sobasız yatakhanelerde geçirdik. Soğuk yatağın içine girmek başlı başına bir hadiseydi. Hepimiz hazır olur 1,2, 3…diyerek hep birden aynı anda yatağa girerdik. Sonradan zangır zangır bir titreme. Yorgan ve battaniyeyi önce bir tarafımızdan altımıza koyar, sonra öbür tarafını sıkıca altımıza koyar kendimizi sıkıca sarmalanmış bir şeklide kalıp, başımızı da yünlü bir başlığa geçirerek sadece gözlerimizle nefes almaya yetecek kadar ağzımız ve burnumuz açıkta olduğu halde rüyalara dalmaya çalışırsınız…”

 

İşte bu şartlarda Konya Lisesi’ni bitirir Yaşat Manav, babası varlıklı da olsa kaldığı okul ve ülke şartları anlattığı gibidir. O yıllarda Konya Lisesi havalı bir lisedir. Mezunlarının hepsi Teknik Üniversite, Tıp Fakültesi vb birinci derecede tercih yapılan okullara öğrenciler girebilmektedir. Yaşat Manav bu yıl Konya Liselilerin mezuniyetinin 60 yılını ve Teknik Üniversite’ye girişinin 60 yılını arkadaşları ile birlikte KORUKENT’te 30 Mayıs 2010 Cumartesi günü kutladı. Arkaşları ile birlikte olup eski günleri yâd etmeyi tam otuz beş yıldır gelenek hâline getirmişler. Yaşat Manav Korukent toplantılarına sonraki yıllar

 

*İTÜ’den mimar arkadaşlarını,

 

*Mersinliler Derneği üyelerini,

 

*ERÇEV’i de bu gelenksel toplantılara dahil etmiştir.

 

*ERÇEV, birkaç toplantısını Korukent’te Yaşat Manav’ın himayesinde ve mekânında yapmıştır.

 

KORUKENT, alanında bir ilk  ve iyi bir örnektir. Özgün bir yapılaşma özelliği vardır. Daha sonraki yıllar Korukent’ten esinlenerek yapılan mekânlar çoktur. Korukent, Yaşat Manav’ın mimari alanındaki önemli ve havalı eserlerinden biridir. Adı üstünde ağaçlar arasında bir korunun içinde, doğa ile iç içe konutların ve spor komplekslerinin bulunduğu bir sitedir. İstanbul sosyetesi tarafından aranan ve tercih edilen mekânların başında gelir. İşte bu yıl da Konya Liselilerin 1956 mezunları 39 Mayıs 2010 Cumartesi günü saat 10..00’de burada toplandılar. Yaşat Bey, konuklarını ağırlarken biraz yorulsa da eski anılar, fıkralar ve devre arkadaşlarının memnuniyeti onun yorgunluğunu fazlası ile aldı.

 

Sonuç olarak Sayın Yaşat Manav 60. yılların kutlaması bitmez diyor, ortaokulu bitirişlerinin 60 ylı, liseyi bitirişlerinin  60. yılı İTÜ Mimarlığın bitirilişinin 60. yılı  hep birlikte kutlanacak diye arkadaşlarına mutluluğunu ifade ediyor. ( 1)

 

Yaşat Manav, Erçev’in çok değerli bir mütevellisi her yıl on öğrenciye burs veriyor. ERÇEV’in bütün toplantılarına da katılıyor. Kendisine Allah’tan sağlıklı ömürler dileriz.

 

31.05.2010

 

Hasan ŞİMŞEK

 

________________________________________________________________

 

Yaşat Manav’ı 2015 Ağustosunda kaybettik, Allah’ın rahmeti üzerine olsun!

 

BİR KONYA LİSESİ SEVDALISI HÜSEYİN YAŞAT MANAVI KAYBETTİK

 

MEHMET BİLDİRİCİ

 

Yaşat Manav önde gelen bir iş adamı ve Konya Lisesi sevdalısı idi. Yıllar boyu Konya Lisesi’nden sınıf arkadaşlarını ve sevgili öğretmenlerimizi her yıl Korukent Tesislerinde toplar öğle yemeği ikram eder, öğleden sonra bazen tekne ile Boğaz’da

 

gezdirirdi, Tüm sınıf arkadaşları bir araya gelir, sarılır, öpüşür hasret giderirdi.

 

Maalesef bu değerli arkadaşımızı elim bir deniz kazasında kaybetmiş bulunuyoruz. Cenazesi İstanbul’a getirilerek ikindi namazının ardından ZİNCİRLİKUYU Mezarlığında son yolculuğuna uğurlanacaktır.

 

Kendisine Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve biz Konya Lisesi arkadaşlarımıza baş sağlığı dileriz.

 

Biz Konya Liseliler Yaşat Manavı asla unutmayacağız, unutmamamız gerekir.

 

Ben Yaşat Manavı 1997 de tanımaya başladım, her toplantısına katıldım, eldeki eski yazı ve fotoğrafları “Konya Liselilerin Korukent Toplantıları” isimli bir albümde topladık. İyi ki de toplamışız, çünkü bizlerden sonra onlar yaşayacak….

 

Yaşat Manav için yazmam gereken o kadar çok şey var ki…..

 

Ben bu albümde resen yazdığım onun kısa biyografisine yer vereceğim….

 

BİR ARAŞTIRMACI GÖZÜ İLE HÜSEYİN YAŞAT MANAV

 

Yaşat, 17 Mayıs 1937 de Mut'ta doğmuştur. Babası Ali Manav, annesi ise Zehra Hanım’dır. Ali Manav Mut’ta tüccar olup Ermenekli Manav’lardandır. Annesi Zehra Hanım Hacı Metinler’dendir, anne dedesi Fehmi Efendi, Kırım Tatar’larından olup İstanbul’da medresede şehzadelere ders vermiş, yaşlılığında Ermenek Ulu Cami’de vaaz vermiştir. Kırımlılar zamanla “Kırınlar’a dönüşmüştür.

 

Ermenek ve Mut Torosların tepelerinde doğal güzellikler içinde, İmparatorlar tarafından kurulmuş ve zamanın büyük kentleri arasında sayılan Kladiopolis ve Germanicopolis kentleri üzerinde yer tutmuş, Karacaoğlan'ın koşmalarını söylediği bir yörelerdir.

 

Ali Manav Mut'ta önde gelen ve ticaretle uğraşan bir kişidir. Yaşat Mut'ta İlkokulu bitirir, Mut'ta ortaokul yoktur. Zamanın en gözde okulları sayılan Konya Lisesi orta kısmına kaydı yapılır. Konya Lisesi'nden 1956 yılında mezun olduktan sonra İTÜ Maçka Mimarlık bölümünün sınavlarını kazanır. 1960 yılında buradan Mimar olarak mezun olur. Askerlik görevinden sonra ilk meslek hayatında Mersin'de serbest mimar olarak çalışmaya başlar. Yaşat Mersin'de "Mimarlık Bürosu " açan ve serbest mimarlık yapan ikinci kişidir. Mersin'de bale öğretmeni olan Bilsev Hanım ile evlenir. Üç oğulları olur.

 

Yaşat'ın hayatı boyunca herkesten farklı, ufku geniş, ileriye yeniliğe atacağı adımlarda sınır tanımayan bir kişiliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Bu ideallerini gerçekleştirmek için kimsenin cesaret edemeyeceği işlere girişmiştir. Tüm hayatı boyunca bunları uyguladığı algılanmaktadır.

 

Mersin'de 1966 yılında bugün bizlere çok doğal gelen bir ilki gerçekleştirir. Ortağı Nedim Sabah ile kaloriferli ve asansörlü kat mülkiyetine dayalı "Bulvar Apartmanı"nın temeli atılır. O yıllarda henüz İstanbul ve Ankara'da yürüyen merdivenli bina yokken, Yaşat 13 katlı, yürüyen merdivenli, YAŞAT İşhanı'nın yapımına girişir, zamanına göre bu dev projeyi 1971 yılında bitirir. Yaşat 1972 yılında İstanbul'a taşınır. Artık Mersin'de değildir. Ama Yaşat İşhanı ve Yaşat otobüs durağı devamlı oradadır.

 

Yaşat'ın hedefi İstanbul'da böyle ses getiren projelere imza atmaktır. Mecidiyeköy'de Abide Sitesi'ni gerçekleştirir. Esas büyük projesi Zincirlikuyu'da bugün yükselen Tatlıcı Tower'dır. Bu projede çok büyük idealleri ve tasarladığı ilkleri vardır. Ancak ortağı Nebil Hayfavi aynı tarzda düşünemez, iş proje safhasında kalır. Bu ilginç proje daha sonra Tatlıcı'lar tarafından ancak yıllar sonra bu günlerde gerçekleştirilir. Benzer şekilde diğer önemli bir projesi "KORUKENT SİTESİ"dir. Onu da çıkardığı broşürden kendi kaleminden çıkan yazısında göreceğiz. Burada da pek çok ilkler, kültüre dönük çabalar bulunmaktadır.

 

Yaşat kültürel değerlere, sosyal ilişkilere değer veren bir kişi olarak tanınmıştır. Bu toplantılar bunu en güzel şekilde belgelemektedir. Bir bale öğretmeni ile evlenmesinde sevgi yanında her halde kültüre bir duyarlılıkta bulunmaktadır. Sevgili arkadaşlarına, öğretmenlerine verdiği önem ve onlarla birlikte olmaktan duyduğu keyif için her halde fazla söylenecek söz yoktur. Her şeyi Korukent toplantıları ve burada konukların mutlulukları bunu çok iyi göstermektedir.

 

Yaşat'ın bu çalışmalar ve bunları hazırlamak için yaptığımız görüşmelerde, az bilinen ve kendisinin pek açmak istemediği bir özelliğini görmüş bulunuyorum. Bazı öğrencilere burs vermesidir, Bu zeki ve fakir öğrencileri İstanbul'da lüks mekanlar içinde yaşarken hiç unutamadığı memleketi Ermenek ve Mut yörelerinden seçmektedir.

 

Yaşat, bugün 66 yaşındadır. 1960 yılında İTÜ 'den "Meslekte Kırk Yıl" plaketini almış ve kendi deyimi ile rölantide meslek yaşamını sürdürmektedir. Ama, büyük projeler içine girmeyeceği anlamına da gelmemelidir diye düşünüyorum. Yıllardan beri büyük bir sevgi ve özveri ile bizlere mutlu ve nostaljik anlar YAŞATtığı için kendisine ve değerli eşleri Bilsev Hanıma sonsuz teşekkür eder, kendilerine sağlıklı ve mutlu yaşam dilerim.

 

Mehmet Bildirici  İstanbul 14.06.2003 

 

MEHMET ÇINARLI

  • Yazdır
  • E-posta
Detaylar
Kategori: Kim Kimdir?
Yayın tarihi: Pazartesi, 10 Ağustos 2015 11:48
Yazar: hasan-simsek
Gösterim: 2954

MEHMET ÇINARLI

( 1925-1999 )

1925 yılında Ermenek’te doğdu ilkokulu orada, ortaokulu Konya’da, liseyi Antalya’da yatılı olarak okudu.1948 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Maliye Bakanlığında Devlet memurluğuna başlayıp, çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, 1960 yılında Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcılığına getirildi. Bu görevde iken Amerika Birleşik Devletlerince verilen bir bursu kazanarak ,1961 yılında , sekiz ay süre ile yurt dışına gönderildi.Bu süre içinde Amerikan Üniversitesi’ndeki kamu yönetimi ile ilgili bazı derslere devam etti ve çeşitli eyaletlerinde incelemelerde bulundu.

1964 yılında; Maliye Tetkik Kurul Üyeliği’ne getirilen Çınarlı, 1967 yılında TBMM tarafından Sayıştay üyeliğine seçildi. Bu görevde on dört yıl çalıştıktan sonra,1981 yılında Sayıştay Genel Kurulu’nca Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. 1990 yılında bu görevde iken emekli oldu.

1942 yılından beri çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlanan Çınarlı, 1950 yılından 1980 yılı sonuna kadar Ankara’da çıkarılan, aylık fikir ve sanat dergisi Hisar’ın kurucu ve yöneticilerindendir. Adı geçen derginin başyazıları da genellikle kendisi tarafından kaleme alınmıştır.

1977 yılında, Mısır Hükümeti’nin davet etiği iki Türk yazarından biri olarak Kahire’ye gitmiş; 1980 yılında da Yugoslavya’nın Struga kentinde yapılan uluslararası şiir festivalinde Feyzi Halıcı ile birlikte Türkiye’yi temsil etmiştir.

Şiirlerinden bazıları, İngilizce, Fransızca, Almanca, ve Makedonca’ya da çevrilmiş olan Mehmet Çınarlı’nın kitap hâlinde yayınlanmış olan eserleri şunlardır:

1. Güneş Rengi Kadehlerle (şiir), 2.Gerçek Hayali Aştı (şiir ), 3. Halkımız ve Sanatımız (Denemeler ),4. Yeni  Bir Dünya Kurmuşum ( şiirler ), 5. Söylemek Yaraşır (Denemeler ), 6. Sanatçı Dostlarım ( Edebi Hatıra ve Portreler), 7. Zaman Perdesi (şiir ), 8. Hatıraların Işığında ( hatıralar ve gezi notları ), 9. Aynı Yolda ( denemeler, hatıralar ve gezi notları), 10 Mısralarda Gezinti ( edebiyata yeni bir tür getiren orijinal denemeler ),11, Güzelliklere Doyamam ( şiir ).

Bu yazıya kaynak olan eser ise” Altmış Yılın Hikâyesi” adlı kitap, İstanbul “ KİTABEVİ”  yayınlarındandır. 1920-1970 yılları arsındaki Ermenek’i ve Ermenek’teki yaşamı anlamak, öğrenmek için iyi bir kaynak olduğu kadar, aynı zamanda bir yeteneğin kendini geliştirmek için verdiği zorlu mücadeleyi de bu kitapta bulacaksınız. Her Taşeli gencinin okumasında fayda olduğu düşüncesiyle.

10.08.2015

Hasan ŞİMŞEK

MEHMET ÇINARLI

Ünlü bir şair, ünlü bir edebiyatçı buna rağmen edebiyat dünyasında hakkettiği yeri bulamamış bir mağdur. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdiği yıllarda 1943-1944 Ankara Halkevi’nin açmış olduğu bir şiir yarışmasına girer. 147 şiir yarışmaya katılır. Şairler toplantısı başkana Ahmet Kudsi Tecer, seçici kurulda şiirleri o gür sesiyle okuyan Behçet Kemal Çağlar da var. Yarışmaya Mehmet Çınarlı “GİDİLMEZ Kİ “  adlı şiiri ile katılır. İlk beşe girer, jüri nazarında birincidir ama onun şiirinin birinci gelmiş olması bazı edebiyat otoriterlerini rahatsız edeceğinden ilk beşe giren şiirde bir sıralama yapamaz jüri( 1). Bu beş şiir broşüre alınacak ve dereceye girenlere ödül verilecekti. Ne şiirler broşürde yayınlanır ne de şairlere ödül verilir. Şairimiz bu olay karşısında çiçeği burnunda bir Mülkiyeli olarak buruktur.30 yıl boyunca arkadaşları ile birlikte çıkardığı HİSAR dergisi ve birlikte yürüttüğü maliyecilik mesleği ve Anayasa Mahkemesi Üyeliği onu ölümsüzleştirmiştir. 1999 depreminden hemen sonra bir kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Doktor Osman lakaplı Ermenekli bir sağlık memurunun oğlu olan Mehmet  Çınarlı’nın yarışmaya katılan o şiirini birlikte okuyalım:

Yaylaları kapladı kar;

Ne yol geçer, ne kuş uçar.

Toroslar’da bizim diyar,

Yaz gelmeden gidilmez ki!

Çırpınma boş yere gönül,

Su akmadan gürül gürül,

Açılmadan çiğdem, sümbül

Dağlar esir edilmez ki!

Yüklendi de bir kır ata,

Yola çıktı belki posta.

Her gün hesap tuta tuta

Günler artar, eksilmez ki!

Düştüm diye gurbet ele,

Hayatını verdin yele.

Neden açılırsın ele?

Eller derdini bilmez ki!...

                               Mehmet ÇINARLI

 

1) 60 Yılın Hikâyesi, s.109, Mehmet Çınarlı, İstanbul, Eylül 1999.

 

MEHMET ÇINARLI ANILDI

 

Edebiyat Dergisi Hisar’ın kurcusu hemşehrimiz şair, yazar Mehmet Çınarlı 18 Mayıs 2010 Salı günü İstanbul Beyazıt’taki Orhan Kemal Kütüphanesi’nde edebiyat severler tarafından anıldı. Açılış konuşmasını Orhan Kemal Kütüphanesi Müdürü Ayten Şan’ın yaptığı anmada oturumu Mehmet Nuri Yardım yönetti. Konuşmacı olarak Pervin Öztabağ, Hanife Özer, Ahmet Özdemir, Oya Çınarlı vardı.

 

Anma salonun sağında Çınarlı’nın eserleri ile güzel bir köşe yapılarak eserleri sergilenmişti. Dinleyiciler bu eserleri inceleyerek yerlerine geçtiler. Önce Emekli Edebiyat Öğretmeni ( Çınarlı’nın baldızı ) Pervin Öztabağ, Çınarlı’nın  “  60. Yıl “ kitabından alıntılar yaparak şairi edebiyatseverlere yorumladı.

 

Genç bir edebiyat Öğretmeni olan Hanife Özer, Çınarlı üzerine doktora çalışması yapıyor. Hanife Özer, Çınarlı’nın sanatı üzerinde durdu.

 

 Kızı Oya Çınarlı “ Babam Mehmet Çınarlı “ adında bir sunum yaptı ve babasının şiirlerini okudu ve anılarından bahsetti.

 

ERÇEV’den Vakıf Başkanı Reşit Keskin, Hasan Şimşek ve Faruk İnal’da toplantıya katılanlar arasında yer aldı. Salonun dolu olduğu toplantıda edebiyat severler Çınarlı’nın şiirlerini dinleyerek büyük bir keyif aldılar. Bir Ermenekli olarak Çınarlı’yı anma günü düzenleyen Kütüphane  Müdürü Sayın Ayten Şan’ı içtenlikle kutlar başarılarının devamını dileriz. 24.05.2010.

 

HALİL AKBULUT

  • Yazdır
  • E-posta
Detaylar
Kategori: Kim Kimdir?
Yayın tarihi: Salı, 24 Mart 2015 20:56
Yazar: hasan-simsek
Gösterim: 3034

HALİL AKBULUT  GÖKTEPE’DE TOPRAĞA VERİLDİ

Üç dönem  (1973-1980 ve 1989-1994 )Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 13 Mart 2015 Cuma günü Ankara’da vefat etmişti. Cenazesi Ankara’dan doğduğu yer olan Göktepe’ye getirilerek 15 Mart 2015 Pazar günü Büğülü Baba’da toprağa verildi.

Cenaze törenine yakınları, belde sakinleri, Sarıveliler Belediye Başkan Vekili Mehmet Uyar, Kazancı Belediye Başkanı Uğuz Tekin ve Göktepe Belediye Başkanı Osman TALAY Ermenek İlçe Müftüsü Mehmet Seven çevre köy sakinlerinden kalabalık bir topluluk katılmış. Üç dönem belediye başkanlığı yaptığı Ermenek’ten de sağ olsunlar 50-55 kişilik bir grup cenaze törenine iştirak etmiş ve başkanlarına son görevlerini yapmışlardır.

Taşeli  Yöresi  üç ilçenin kaymakamları da belediye başkanları da her nedense yöreye hizmet etmiş değerli  bir eski yöneticinin cenaze töreninde günlerden Pazar olduğu hâlde  bulunmadı ya da bulunamadı. Onları empati kurmaya davet ediyorum. 

Mirasını ( belediye dükkânlarını ) sata sata bitiremeyen Ermenek Belediyesi’nin sonradan gelen belediye başkanları,  eski başkanlarına karşı son görevlerini yapamamış olması bilenler için üzüntü veren bir davranıştır. Aynı şey merkez ilçenin törene katılmayan muhtarları için de geçerlidir. Sorumlu görevlerde olup da katılmayanlar için yazıyorum: Bugün ikinci, üçüncü caddeden söz ederken rahmetliye karşı mahçup olmanın ezikliğini ebediyen yüreğinizde hissedeceğinizi duyar gibi oluyorum.

Halil AKBULUT’un Kısa Biyografisi:

Üç dönem Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 1928 yılında Sarıveliler ilçesi Göktepe Beldesinde doğmuştur. İlköğrenimini Belde’de, orta öğrenimini  ise İvriz Öğretmen Okulu’nda tamamlayıp öğretmen olduktan sonra aynı yıl  Ankara Yüksek Teknik  Öğretmen Okulu sınavlarına girmiş. Okulu bitirince Milli Eğitim Müdürlüğü Okullar Fen Heyetinde, Bayındırlık Müdürlüğünde inşaat kontrollüğü yapmıştır. İnşaat kontrollüğü yaptığı dönemlerde Taşeli köylerinde çoğu okulların yapımına nezaret etmiş çalışkan bir kişiydi. 09.12.1973 yılında yapılan belediye seçimlerinde Ermenek Belediye Başkanlığına CHP adayı olarak iki dönem seçilmiş. 1980 ihtilali ile diğer başkanlar gibi onun da görevine son verilmişti.

Unutulmayan Hizmetleri:

Aynı partiden üçüncü defa 1989-1994 tarihlerinde yeniden seçilerek yarım kalan hizmetleri tamamlamaya çalışmıştır. Bugün Ermenek bir nefes alabiliyorsa onun açılması imkânsız gibi görülen meşhur ikinci ve üçüncü caddeleri kıt imkânlarla açtırmış ve hizmete sokmuş olmasıdır. Diğer önemli bir hizmeti de Meydan ile Tekke arasına sıkışıp kalan Ermenek’in imar planını genişletmiş. İmar sahası ve yerleşim bölgeleri olarak, Seyrankaya, Yerbağlar, Kızılalan ve Kuruçeşme mevkileri  imar planı içine alınmıştır. Bugün, gelişen ve büyüyen Ermenek’e baktığımızda onun ne kadar isabetli bir iş yaptığı net olarak görülür. Diğer önemli bir hizmeti şayet Halil Akbulut Belediye Başkanı olmasa idi o günün şartlarında Ermenek’te bir Yüksek Okul olmayacaktı. Yüksek okulun açılmasında yer temini onun eseridir. Soğuk Hava Deposu, ek santral, köprüler, su yolları, ara sokakların yapımı ve günlük işleri yazmaya değemez.

Rahmetli Halil Akbulut’un kıt imkânlarla yaptırdığı Belediye  İş Hanı ve dükkânları kendinden sonra gelen başkanların sıkıştıkça satıp satıp bitiremediğini de  yazmadan edemeyeceğim. O Ermenek halkı için çalıştı ama son yolculuğunda Ermenek,  Belediye olarak,  ona gerekli ilgiyi gösterme becerisini gösteremedi. Halil Akbulut Ermenek Belediyesi önünde düzenlenecek bir törenle gönderilmeli idi. Şanlı bir geçmişi olan Ermenek Belediyesi’nin son yıllarda (elektriğinin kesilmesi ) bu ve buna benzer yaptığı yönetim hataları hoş görülemez.

Sonuç olarak, Ermenek belediyesi icraatlarına hiç ama hiç karışmak istemezdim ama bu tür umursamaz hâllere insanın vicdanı razı olamıyor. Halil Akbulut yaptığı hizmetlerle Ermeneklinin beynine kazınmıştır. Hep vicdanlarda yaşayacaktır. Ona temsili olarak son görevi yapamayan siyasi ve idari aktörler halkın vicdanında ebediyen sorgulanacaktır. Ruhu şad olsun!

Rahmetli Halil Akbulut’un hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Merak edenler Halit Bardakçı’nın kitabının 278-279 sayfalarını okusun. 1

5.03.2015 Hasan ŞİMŞEK

HALİL AKBULUT GÖKTEPE’DE TOPRAĞA VERİLDİ

(Sarıveliler Postası 31 Mart 2015) 

Üç dönem  (1973-1980 ve 1989-1994 )Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 13 Mart 2015 Cuma günü Ankara’da vefat etmişti. Cenazesi Ankara’dan doğduğu yer olan Göktepe’ye getirilerek 15 Mart 2015 Pazar günü Büğülü Baba’da toprağa verildi.

Cenaze törenine yakınları, belde sakinleri, Sarıveliler Belediye Başkan Vekili Mehmet Uyar, Kazancı Belediye Başkanı Uğuz Tekin ve Göktepe Belediye Başkanı Osman Talay, Ermenek İlçe Müftüsü Mehmet Seven çevre köy sakinlerinden kalabalık bir topluluk katılmış. Üç dönem belediye başkanlığı yaptığı Ermenek’ten de sağ olsunlar 50-55 kişilik bir grup cenaze törenine iştirak etmiş ve başkanlarına son görevlerini yapmışlardır.

Taşeli Yöresi üç ilçenin kaymakamları da belediye başkanları da her nedense yöreye hizmet etmiş değerli  bir eski yöneticinin cenaze töreninde günlerden Pazar olduğu hâlde  bulunmadı ya da bulunamadı. Onları empati kurmaya davet ediyorum.

Mirasını ( belediye dükkânlarını ) sata sata bitiremeyen Ermenek Belediyesi’nin sonradan gelen belediye başkanları,  eski başkanlarına karşı son görevlerini yapamamış olması bilenler için üzüntü veren bir davranıştır. Aynı şey merkez ilçenin törene katılmayan muhtarları için de geçerlidir. Sorumlu görevlerde olup da katılmayanlar için yazıyorum: Bugün ikinci, üçüncü caddeden söz ederken rahmetliye karşı mahçup olmanın ezikliğini ebediyen yüreğinizde hissedeceğinizi duyar gibi oluyorum.

Halil AKBULUT’un Kısa Biyografisi: Üç dönem Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 1928 yılında Sarıveliler ilçesi Göktepe Beldesinde doğmuştur. İlköğrenimini Belde’de, orta öğrenimini  ise İvriz Öğretmen Okulu’nda tamamlayıp öğretmen olduktan sonra aynı yıl  Ankara Yüksek Teknik  Öğretmen Okulu sınavlarına girmiş. Okulu bitirince Milli Eğitim Müdürlüğü Okullar Fen Heyetinde, Bayındırlık Müdürlüğünde inşaat kontrollüğü yapmıştır. İnşaat kontrollüğü yaptığı dönemlerde Taşeli köylerinde çoğu okulların yapımına nezaret etmiş çalışkan bir kişiydi. 09.12.1973 yılında yapılan belediye seçimlerinde Ermenek Belediye Başkanlığına CHP adayı olarak iki dönem seçilmiş. 1980 ihtilali ile diğer başkanlar gibi onun da görevine son verilmişti.

Unutulmayan Hizmetleri: Aynı partiden üçüncü defa 1989-1994 tarihlerinde yeniden seçilerek yarım kalan hizmetleri tamamlamaya çalışmıştır. Bugün Ermenek bir nefes alabiliyorsa onun açılması imkânsız gibi görülen meşhur ikinci ve üçüncü caddeleri kıt imkânlarla açtırmış ve hizmete sokmuş olmasıdır. Diğer önemli bir hizmeti de Meydan ile Tekke arasına sıkışıp kalan Ermenek’in imar planını genişletmiş. İmar sahası ve yerleşim bölgeleri olarak, Seyrankaya, Yerbağlar, Kızılalan ve Kuruçeşme mevkileri  imar planı içine alınmıştır. Bugün, gelişen ve büyüyen Ermenek’e baktığımızda onun ne kadar isabetli bir iş yaptığı net olarak görülür. Diğer önemli bir hizmeti şayet Halil Akbulut Belediye Başkanı olmasa idi o günün şartlarında Ermenek’te bir Yüksek Okul olmayacaktı. Yüksek okulun açılmasında yer temini onun eseridir. Soğuk Hava Deposu, ek santral, köprüler, su yolları, ara sokakların yapımı ve günlük işleri yazmaya değemez. (1 )

Rahmetli Halil Akbulut’un kıt imkânlarla yaptırdığı Belediye  İş Hanı ve dükkânları kendinden sonra gelen başkanların sıkıştıkça satıp satıp bitiremediğini de  yazmadan edemeyeceğim. O Ermenek halkı için çalıştı ama son yolculuğunda Ermenek,  Belediye olarak,  ona gerekli ilgiyi gösterme becerisini gösteremedi. Halil Akbulut Ermenek Belediyesi önünde düzenlenecek bir törenle gönderilmeli idi. Şanlı bir geçmişi olan Ermenek Belediyesi’nin son yıllarda (elektriğinin kesilmesi ) bu ve buna benzer yaptığı yönetim hataları hoş görülemez.

Sonuç olarak, Ermenek belediyesi icraatlarına hiç ama hiç karışmak istemezdim ama bu tür umursamaz hâllere insanın vicdanı razı olamıyor. Halil Akbulut yaptığı hizmetlerle Ermeneklinin beynine kazınmıştır. Hep vicdanlarda yaşayacaktır. Ona temsili olarak son görevi yapamayan siyasi ve idari aktörler halkın vicdanında ebediyen sorgulanacaktır. Ruhu şad olsun!

15.03.2015 Hasan ŞİMŞEK

1) Rahmetli Halil Akbulut’un hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Merak edenler Halit Bardakçı’nın kitabının 278-279 sayfalarını okusun.

Daha Fazla İçerik...

  1. SALİH BALABAN
  2. FULYA ÖZTAŞ
  3. NURİ ÜNSAL
  4. İLHAN GÜR

Sayfa 30 / 34

  • Başlangıç
  • Önceki
  • 25
  • 26
  • 27
  • 28
  • 29
  • 30
  • 31
  • 32
  • 33
  • 34
  • Sonraki
  • Son

Gücünü veren Joomla!®