HASAN ŞİMŞEK KİMDİR?
- Detaylar
- Kategori: Kim Kimdir?
- Yayın tarihi: Pazar, 25 Ekim 2015 17:39
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 3683
HASAN ŞİMŞEK
Öz Geçmişi ve Eserleri
1945’te Ermenek( şimdi Başyayla ilçesine bağlı) ilçesinin Büyükkarapınar köyünde doğdu. İlköğrenimini köyünde, ortaokulu ise Ermenek’te bitirdi. Lise öğrenimini Sakarya (Adapazarı ) Lisesi ve İstanbul Pendik Lisesi’nde tamamladı.
İstanbul’da yüksek öğrenimine devam ederken Ortaköy Öğretmen Okulu’nu dışarıdan bitirerek bulunduğu kent olan İstanbul’da öğretmenliğe başladı.
Öğrtemenlik yaptığı dönemin başlangıcında Marmara Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nun Radyo ve Televizyon Bölümü’nü bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ‘nde Gazetecilik ve Halkla İlişkiler dalında yüksek lisans (MASTER ) yaptı. “Atatürk ve Basın “ konulu 332 sayfalık basıma hazır bir tez çalışması var. Akabinde, ilköğretim öğrencilerine yönelik çoğu Talim Terbiye Kurulu onaylı 20 civarında kitap yazdı.
Mesleki alanında yaptığı çalışmalar nedeni ile 1991 yılında Eminönü İlçesi’nden “yılın öğretmeni” , il bazında da ikinci seçildi ve Valilikçe ödüllendirildi.
Yazmış olduğu kitapları, kurmuş olduğu “Şimşek Yayınları “ kitapevinde hazırlanıp piyasaya verildi. 2005 yılında yayınevini kapattı. Birikimini değerlendirerek, üç yıl gibi maddi ve manevi külfeti bir hayli ağır olan “Köyüm Büyükkarapınar “ kitabını yazdı . Keskin Color Matbaası tarafından basım yapılan “Köyüm Büyükkarapınar “ kitabı Taşeli Yöresi okullarına, kütüphanelere, belediye ve kaymakamlıklara ücretsiz olarak kaynak/model olması amacı ile bizzat yazarı tarafından dağıttırıldı. Köy hane halkına da birer tane hediye etmek suretiyle köyüne olan vefa borcunu ödemiş oldu. Kitap, 452 sayfa tutarında olan alanında bir ilk ve şaheser.
Hasan Şimşek, Yeşil Ermenek, Ermenek Güncel, Karaman’ın sesi, İKEV ve Ermenek Vakfı’nın sesi gazetelerine, kgrt, medyaermenek, ermenekinsesi,ermenkgündem,ermenekgüncel internet sitelerine köşe yazıları yazmaya devam ediyor.
Karaman İlinde Hayvan Varlığı, Taşeli Suları ve HES’ler, Küçüksuyun Beslendiği Kaynaklar, Kıl Keçiler Gözden Çıkarıldı mı? gibi önemli araştırma yazıları ve 400’ yakın köşe yazıları vardır.
Yazar evli ve iki çocuk babasıdır.
ÇALIŞMALARI:
1. Türk Kültür Hayatında Kâğıdın Yeri (Araştırma )
2. Atatürk ve Dış Poltika ( Araştırma ).Bu eserin bir özeti öğretmen arkadaşlara konferans olarak Cağaloğlu-Halk Eğitim Merkezi’nde verildi.
3. TBMM taarfından düzenlenen Milli Sarayalar Sempozyumu-Yıldız Sarayı-Şale Köşkü “Milli Sarayların İçte ve Dışta Tanıtılması) konulu bildirisi TBMM tarafından Temmuz 1985 ‘te bastırılmıştır.
4. 1982-1983 öğretim yılında ilkokullarda okutulan Türkçe kitapları üzerinde yapılan bir inceleme 01.07.1983 tarihinde rapor hâlinde MEB yetkililerine arz edilmiştir. Bu rapordan sonra Devrin Milli Eğitim Bakanı yeni kitap yazma arayışlarına girişti.
5. Turizm Haftası, Müzeler ve Öğrenciler (Makale ) 19.04.1986 ‘da Güneş Gazetesi’nde neşredilmiştir.
6. Atatürk ve Basın konulu Yüksek Lisan “Master “ tezi 320 sayfa, baskıya hazır hâle getirildi.
7. Geleneksel Gülhane Etkinlikleri “ 1988 Yılı İlkokullararası Bilgi Yarışması “ sorularını hazırlayan komisyona başkanlık etti.
8.1986- 1988 yıllarında “İstanbul Milli Eğitim Test Komisyonunda “ çalıştı. Sosyal Bilgiler sorularının hazırlanmasını üstlendi.
9. İlkokul 4. sınıf konularını işleyen 288 sayfalık test kitabını 1987’de hazırladı ve bastırdı. Öğrencileri Anadolu Lisleri sınavlarına hazırlayan bu kitap ( Baraja Dğru 4-5 ) konularına göre % 90’lık isabetiyle İstanbul’da aranan kitaplar arasında ilk sıralarda yerini aldı.
10. Yine ilkokul 5. sıınf konularını işleyen açıklamalı 400 sayfalık ( Baraja Doğru 5 ) test kitabını 1988 yılında bastırdı, öğretmen, veli ve öğrencilerin hizmetine sundu. Bu iki kitap Marmara Bölgesi kent merkezlerinde çok okunan ve aranan yardımcı ders kitapları arasında ön sıralara girdi. Bu kitapların ikisi de Talim Terbiye Kurulu tarafından tavsiye edildi.
1991 yılında eğitim kurumlarının en yoğun olduğu İstanbul’un Eminönü ilçesinden yılın öğrtmeni il bazında da ikinci olarak 24 Kasım 1991 akşamı Vali Sayın Hayri Kozakçıoğlu’nun elinden onur belgesini ve plaketini aldı.
11.1997 yılında Cevrikalfa İlköğretim Okulu’ndan emekli oldu. Diğer MEB, Talim Terbiye Kurulu Onayı alan eserleri:
Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 2
Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 3
Türkçe- Dil Bligisi- Dil Yeteneği İlköğretim 4
Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 5
Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 6-7-8
Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık ilköğretim 4
Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık İlköğretim 5
Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık İlköğretim 6
Sosyal Bilgiler- Sınavlara Hazırlık ilköğretim 7- 8
Sınava Soruları( Derleme ) Çözümü ve Anlatımı
Şimdilerde yeni program göre ( 2004’ten sonra )
Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 6
Türkçe- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği İlköğretim 7
Türkç- Dil Bilgisi- Dil Yeteneği-İlköğretim 8
2002 yıılndan itibaren Taşeli Yöresi sorunları ile ilgili yazılarını “ yeşil ermenek, taşeli haber, ermenek haber , medyaermenek ve ermenek güncel ve kgrt internet sitelerinde yazmaya devam etmektedir.
Annesi ve babası adına itaf etitği “Köyüm Büyükkarapınar” kitabı onun hayata geçirdiği önemli bir Sosyal Sorumluluk Projesi’dir.
MEHMET ÇINARLI
- Detaylar
- Kategori: Kim Kimdir?
- Yayın tarihi: Pazartesi, 10 Ağustos 2015 11:48
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2853
MEHMET ÇINARLI
( 1925-1999 )
1925 yılında Ermenek’te doğdu ilkokulu orada, ortaokulu Konya’da, liseyi Antalya’da yatılı olarak okudu.1948 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Maliye Bakanlığında Devlet memurluğuna başlayıp, çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, 1960 yılında Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcılığına getirildi. Bu görevde iken Amerika Birleşik Devletlerince verilen bir bursu kazanarak ,1961 yılında , sekiz ay süre ile yurt dışına gönderildi.Bu süre içinde Amerikan Üniversitesi’ndeki kamu yönetimi ile ilgili bazı derslere devam etti ve çeşitli eyaletlerinde incelemelerde bulundu.
1964 yılında; Maliye Tetkik Kurul Üyeliği’ne getirilen Çınarlı, 1967 yılında TBMM tarafından Sayıştay üyeliğine seçildi. Bu görevde on dört yıl çalıştıktan sonra,1981 yılında Sayıştay Genel Kurulu’nca Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. 1990 yılında bu görevde iken emekli oldu.
1942 yılından beri çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlanan Çınarlı, 1950 yılından 1980 yılı sonuna kadar Ankara’da çıkarılan, aylık fikir ve sanat dergisi Hisar’ın kurucu ve yöneticilerindendir. Adı geçen derginin başyazıları da genellikle kendisi tarafından kaleme alınmıştır.
1977 yılında, Mısır Hükümeti’nin davet etiği iki Türk yazarından biri olarak Kahire’ye gitmiş; 1980 yılında da Yugoslavya’nın Struga kentinde yapılan uluslararası şiir festivalinde Feyzi Halıcı ile birlikte Türkiye’yi temsil etmiştir.
Şiirlerinden bazıları, İngilizce, Fransızca, Almanca, ve Makedonca’ya da çevrilmiş olan Mehmet Çınarlı’nın kitap hâlinde yayınlanmış olan eserleri şunlardır:
1. Güneş Rengi Kadehlerle (şiir), 2.Gerçek Hayali Aştı (şiir ), 3. Halkımız ve Sanatımız (Denemeler ),4. Yeni Bir Dünya Kurmuşum ( şiirler ), 5. Söylemek Yaraşır (Denemeler ), 6. Sanatçı Dostlarım ( Edebi Hatıra ve Portreler), 7. Zaman Perdesi (şiir ), 8. Hatıraların Işığında ( hatıralar ve gezi notları ), 9. Aynı Yolda ( denemeler, hatıralar ve gezi notları), 10 Mısralarda Gezinti ( edebiyata yeni bir tür getiren orijinal denemeler ),11, Güzelliklere Doyamam ( şiir ).
Bu yazıya kaynak olan eser ise” Altmış Yılın Hikâyesi” adlı kitap, İstanbul “ KİTABEVİ” yayınlarındandır. 1920-1970 yılları arsındaki Ermenek’i ve Ermenek’teki yaşamı anlamak, öğrenmek için iyi bir kaynak olduğu kadar, aynı zamanda bir yeteneğin kendini geliştirmek için verdiği zorlu mücadeleyi de bu kitapta bulacaksınız. Her Taşeli gencinin okumasında fayda olduğu düşüncesiyle.
10.08.2015
Hasan ŞİMŞEK
MEHMET ÇINARLI
Ünlü bir şair, ünlü bir edebiyatçı buna rağmen edebiyat dünyasında hakkettiği yeri bulamamış bir mağdur. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdiği yıllarda 1943-1944 Ankara Halkevi’nin açmış olduğu bir şiir yarışmasına girer. 147 şiir yarışmaya katılır. Şairler toplantısı başkana Ahmet Kudsi Tecer, seçici kurulda şiirleri o gür sesiyle okuyan Behçet Kemal Çağlar da var. Yarışmaya Mehmet Çınarlı “GİDİLMEZ Kİ “ adlı şiiri ile katılır. İlk beşe girer, jüri nazarında birincidir ama onun şiirinin birinci gelmiş olması bazı edebiyat otoriterlerini rahatsız edeceğinden ilk beşe giren şiirde bir sıralama yapamaz jüri( 1). Bu beş şiir broşüre alınacak ve dereceye girenlere ödül verilecekti. Ne şiirler broşürde yayınlanır ne de şairlere ödül verilir. Şairimiz bu olay karşısında çiçeği burnunda bir Mülkiyeli olarak buruktur.30 yıl boyunca arkadaşları ile birlikte çıkardığı HİSAR dergisi ve birlikte yürüttüğü maliyecilik mesleği ve Anayasa Mahkemesi Üyeliği onu ölümsüzleştirmiştir. 1999 depreminden hemen sonra bir kalp krizi geçirerek yaşama veda eden Doktor Osman lakaplı Ermenekli bir sağlık memurunun oğlu olan Mehmet Çınarlı’nın yarışmaya katılan o şiirini birlikte okuyalım:
Yaylaları kapladı kar;
Ne yol geçer, ne kuş uçar.
Toroslar’da bizim diyar,
Yaz gelmeden gidilmez ki!
Çırpınma boş yere gönül,
Su akmadan gürül gürül,
Açılmadan çiğdem, sümbül
Dağlar esir edilmez ki!
Yüklendi de bir kır ata,
Yola çıktı belki posta.
Her gün hesap tuta tuta
Günler artar, eksilmez ki!
Düştüm diye gurbet ele,
Hayatını verdin yele.
Neden açılırsın ele?
Eller derdini bilmez ki!...
Mehmet ÇINARLI
1) 60 Yılın Hikâyesi, s.109, Mehmet Çınarlı, İstanbul, Eylül 1999.
MEHMET ÇINARLI ANILDI
Edebiyat Dergisi Hisar’ın kurcusu hemşehrimiz şair, yazar Mehmet Çınarlı 18 Mayıs 2010 Salı günü İstanbul Beyazıt’taki Orhan Kemal Kütüphanesi’nde edebiyat severler tarafından anıldı. Açılış konuşmasını Orhan Kemal Kütüphanesi Müdürü Ayten Şan’ın yaptığı anmada oturumu Mehmet Nuri Yardım yönetti. Konuşmacı olarak Pervin Öztabağ, Hanife Özer, Ahmet Özdemir, Oya Çınarlı vardı.
Anma salonun sağında Çınarlı’nın eserleri ile güzel bir köşe yapılarak eserleri sergilenmişti. Dinleyiciler bu eserleri inceleyerek yerlerine geçtiler. Önce Emekli Edebiyat Öğretmeni ( Çınarlı’nın baldızı ) Pervin Öztabağ, Çınarlı’nın “ 60. Yıl “ kitabından alıntılar yaparak şairi edebiyatseverlere yorumladı.
Genç bir edebiyat Öğretmeni olan Hanife Özer, Çınarlı üzerine doktora çalışması yapıyor. Hanife Özer, Çınarlı’nın sanatı üzerinde durdu.
Kızı Oya Çınarlı “ Babam Mehmet Çınarlı “ adında bir sunum yaptı ve babasının şiirlerini okudu ve anılarından bahsetti.
ERÇEV’den Vakıf Başkanı Reşit Keskin, Hasan Şimşek ve Faruk İnal’da toplantıya katılanlar arasında yer aldı. Salonun dolu olduğu toplantıda edebiyat severler Çınarlı’nın şiirlerini dinleyerek büyük bir keyif aldılar. Bir Ermenekli olarak Çınarlı’yı anma günü düzenleyen Kütüphane Müdürü Sayın Ayten Şan’ı içtenlikle kutlar başarılarının devamını dileriz. 24.05.2010.
HALİL AKBULUT
- Detaylar
- Kategori: Kim Kimdir?
- Yayın tarihi: Salı, 24 Mart 2015 20:56
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2951
HALİL AKBULUT GÖKTEPE’DE TOPRAĞA VERİLDİ
Üç dönem (1973-1980 ve 1989-1994 )Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 13 Mart 2015 Cuma günü Ankara’da vefat etmişti. Cenazesi Ankara’dan doğduğu yer olan Göktepe’ye getirilerek 15 Mart 2015 Pazar günü Büğülü Baba’da toprağa verildi.
Cenaze törenine yakınları, belde sakinleri, Sarıveliler Belediye Başkan Vekili Mehmet Uyar, Kazancı Belediye Başkanı Uğuz Tekin ve Göktepe Belediye Başkanı Osman TALAY Ermenek İlçe Müftüsü Mehmet Seven çevre köy sakinlerinden kalabalık bir topluluk katılmış. Üç dönem belediye başkanlığı yaptığı Ermenek’ten de sağ olsunlar 50-55 kişilik bir grup cenaze törenine iştirak etmiş ve başkanlarına son görevlerini yapmışlardır.
Taşeli Yöresi üç ilçenin kaymakamları da belediye başkanları da her nedense yöreye hizmet etmiş değerli bir eski yöneticinin cenaze töreninde günlerden Pazar olduğu hâlde bulunmadı ya da bulunamadı. Onları empati kurmaya davet ediyorum.
Mirasını ( belediye dükkânlarını ) sata sata bitiremeyen Ermenek Belediyesi’nin sonradan gelen belediye başkanları, eski başkanlarına karşı son görevlerini yapamamış olması bilenler için üzüntü veren bir davranıştır. Aynı şey merkez ilçenin törene katılmayan muhtarları için de geçerlidir. Sorumlu görevlerde olup da katılmayanlar için yazıyorum: Bugün ikinci, üçüncü caddeden söz ederken rahmetliye karşı mahçup olmanın ezikliğini ebediyen yüreğinizde hissedeceğinizi duyar gibi oluyorum.
Halil AKBULUT’un Kısa Biyografisi:
Üç dönem Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 1928 yılında Sarıveliler ilçesi Göktepe Beldesinde doğmuştur. İlköğrenimini Belde’de, orta öğrenimini ise İvriz Öğretmen Okulu’nda tamamlayıp öğretmen olduktan sonra aynı yıl Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu sınavlarına girmiş. Okulu bitirince Milli Eğitim Müdürlüğü Okullar Fen Heyetinde, Bayındırlık Müdürlüğünde inşaat kontrollüğü yapmıştır. İnşaat kontrollüğü yaptığı dönemlerde Taşeli köylerinde çoğu okulların yapımına nezaret etmiş çalışkan bir kişiydi. 09.12.1973 yılında yapılan belediye seçimlerinde Ermenek Belediye Başkanlığına CHP adayı olarak iki dönem seçilmiş. 1980 ihtilali ile diğer başkanlar gibi onun da görevine son verilmişti.
Unutulmayan Hizmetleri:
Aynı partiden üçüncü defa 1989-1994 tarihlerinde yeniden seçilerek yarım kalan hizmetleri tamamlamaya çalışmıştır. Bugün Ermenek bir nefes alabiliyorsa onun açılması imkânsız gibi görülen meşhur ikinci ve üçüncü caddeleri kıt imkânlarla açtırmış ve hizmete sokmuş olmasıdır. Diğer önemli bir hizmeti de Meydan ile Tekke arasına sıkışıp kalan Ermenek’in imar planını genişletmiş. İmar sahası ve yerleşim bölgeleri olarak, Seyrankaya, Yerbağlar, Kızılalan ve Kuruçeşme mevkileri imar planı içine alınmıştır. Bugün, gelişen ve büyüyen Ermenek’e baktığımızda onun ne kadar isabetli bir iş yaptığı net olarak görülür. Diğer önemli bir hizmeti şayet Halil Akbulut Belediye Başkanı olmasa idi o günün şartlarında Ermenek’te bir Yüksek Okul olmayacaktı. Yüksek okulun açılmasında yer temini onun eseridir. Soğuk Hava Deposu, ek santral, köprüler, su yolları, ara sokakların yapımı ve günlük işleri yazmaya değemez.
Rahmetli Halil Akbulut’un kıt imkânlarla yaptırdığı Belediye İş Hanı ve dükkânları kendinden sonra gelen başkanların sıkıştıkça satıp satıp bitiremediğini de yazmadan edemeyeceğim. O Ermenek halkı için çalıştı ama son yolculuğunda Ermenek, Belediye olarak, ona gerekli ilgiyi gösterme becerisini gösteremedi. Halil Akbulut Ermenek Belediyesi önünde düzenlenecek bir törenle gönderilmeli idi. Şanlı bir geçmişi olan Ermenek Belediyesi’nin son yıllarda (elektriğinin kesilmesi ) bu ve buna benzer yaptığı yönetim hataları hoş görülemez.
Sonuç olarak, Ermenek belediyesi icraatlarına hiç ama hiç karışmak istemezdim ama bu tür umursamaz hâllere insanın vicdanı razı olamıyor. Halil Akbulut yaptığı hizmetlerle Ermeneklinin beynine kazınmıştır. Hep vicdanlarda yaşayacaktır. Ona temsili olarak son görevi yapamayan siyasi ve idari aktörler halkın vicdanında ebediyen sorgulanacaktır. Ruhu şad olsun!
Rahmetli Halil Akbulut’un hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Merak edenler Halit Bardakçı’nın kitabının 278-279 sayfalarını okusun. 1
5.03.2015 Hasan ŞİMŞEK
HALİL AKBULUT GÖKTEPE’DE TOPRAĞA VERİLDİ
(Sarıveliler Postası 31 Mart 2015)
Üç dönem (1973-1980 ve 1989-1994 )Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 13 Mart 2015 Cuma günü Ankara’da vefat etmişti. Cenazesi Ankara’dan doğduğu yer olan Göktepe’ye getirilerek 15 Mart 2015 Pazar günü Büğülü Baba’da toprağa verildi.
Cenaze törenine yakınları, belde sakinleri, Sarıveliler Belediye Başkan Vekili Mehmet Uyar, Kazancı Belediye Başkanı Uğuz Tekin ve Göktepe Belediye Başkanı Osman Talay, Ermenek İlçe Müftüsü Mehmet Seven çevre köy sakinlerinden kalabalık bir topluluk katılmış. Üç dönem belediye başkanlığı yaptığı Ermenek’ten de sağ olsunlar 50-55 kişilik bir grup cenaze törenine iştirak etmiş ve başkanlarına son görevlerini yapmışlardır.
Taşeli Yöresi üç ilçenin kaymakamları da belediye başkanları da her nedense yöreye hizmet etmiş değerli bir eski yöneticinin cenaze töreninde günlerden Pazar olduğu hâlde bulunmadı ya da bulunamadı. Onları empati kurmaya davet ediyorum.
Mirasını ( belediye dükkânlarını ) sata sata bitiremeyen Ermenek Belediyesi’nin sonradan gelen belediye başkanları, eski başkanlarına karşı son görevlerini yapamamış olması bilenler için üzüntü veren bir davranıştır. Aynı şey merkez ilçenin törene katılmayan muhtarları için de geçerlidir. Sorumlu görevlerde olup da katılmayanlar için yazıyorum: Bugün ikinci, üçüncü caddeden söz ederken rahmetliye karşı mahçup olmanın ezikliğini ebediyen yüreğinizde hissedeceğinizi duyar gibi oluyorum.
Halil AKBULUT’un Kısa Biyografisi: Üç dönem Ermenek Belediye Başkanlığı yapan Halil Akbulut 1928 yılında Sarıveliler ilçesi Göktepe Beldesinde doğmuştur. İlköğrenimini Belde’de, orta öğrenimini ise İvriz Öğretmen Okulu’nda tamamlayıp öğretmen olduktan sonra aynı yıl Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu sınavlarına girmiş. Okulu bitirince Milli Eğitim Müdürlüğü Okullar Fen Heyetinde, Bayındırlık Müdürlüğünde inşaat kontrollüğü yapmıştır. İnşaat kontrollüğü yaptığı dönemlerde Taşeli köylerinde çoğu okulların yapımına nezaret etmiş çalışkan bir kişiydi. 09.12.1973 yılında yapılan belediye seçimlerinde Ermenek Belediye Başkanlığına CHP adayı olarak iki dönem seçilmiş. 1980 ihtilali ile diğer başkanlar gibi onun da görevine son verilmişti.
Unutulmayan Hizmetleri: Aynı partiden üçüncü defa 1989-1994 tarihlerinde yeniden seçilerek yarım kalan hizmetleri tamamlamaya çalışmıştır. Bugün Ermenek bir nefes alabiliyorsa onun açılması imkânsız gibi görülen meşhur ikinci ve üçüncü caddeleri kıt imkânlarla açtırmış ve hizmete sokmuş olmasıdır. Diğer önemli bir hizmeti de Meydan ile Tekke arasına sıkışıp kalan Ermenek’in imar planını genişletmiş. İmar sahası ve yerleşim bölgeleri olarak, Seyrankaya, Yerbağlar, Kızılalan ve Kuruçeşme mevkileri imar planı içine alınmıştır. Bugün, gelişen ve büyüyen Ermenek’e baktığımızda onun ne kadar isabetli bir iş yaptığı net olarak görülür. Diğer önemli bir hizmeti şayet Halil Akbulut Belediye Başkanı olmasa idi o günün şartlarında Ermenek’te bir Yüksek Okul olmayacaktı. Yüksek okulun açılmasında yer temini onun eseridir. Soğuk Hava Deposu, ek santral, köprüler, su yolları, ara sokakların yapımı ve günlük işleri yazmaya değemez. (1 )
Rahmetli Halil Akbulut’un kıt imkânlarla yaptırdığı Belediye İş Hanı ve dükkânları kendinden sonra gelen başkanların sıkıştıkça satıp satıp bitiremediğini de yazmadan edemeyeceğim. O Ermenek halkı için çalıştı ama son yolculuğunda Ermenek, Belediye olarak, ona gerekli ilgiyi gösterme becerisini gösteremedi. Halil Akbulut Ermenek Belediyesi önünde düzenlenecek bir törenle gönderilmeli idi. Şanlı bir geçmişi olan Ermenek Belediyesi’nin son yıllarda (elektriğinin kesilmesi ) bu ve buna benzer yaptığı yönetim hataları hoş görülemez.
Sonuç olarak, Ermenek belediyesi icraatlarına hiç ama hiç karışmak istemezdim ama bu tür umursamaz hâllere insanın vicdanı razı olamıyor. Halil Akbulut yaptığı hizmetlerle Ermeneklinin beynine kazınmıştır. Hep vicdanlarda yaşayacaktır. Ona temsili olarak son görevi yapamayan siyasi ve idari aktörler halkın vicdanında ebediyen sorgulanacaktır. Ruhu şad olsun!
15.03.2015 Hasan ŞİMŞEK
1) Rahmetli Halil Akbulut’un hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Merak edenler Halit Bardakçı’nın kitabının 278-279 sayfalarını okusun.
YAŞAT MANAV
- Detaylar
- Kategori: Kim Kimdir?
- Yayın tarihi: Pazar, 19 Temmuz 2015 01:15
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2455
YAŞAT MANAV’IN BEKLENMEDİK ÖLÜMÜ!
( 1937-2015 )
Hüseyin Yaşat MANAV, o bir Ermenekli, ünlü bir mimar. Mut’ta doğduğu için Mutlu da diyebiliriz. Mersin’de iş hayatına başladığı için kendini Mersinli olarak da tanımlar. Orta ve liseyi Konya’da okuduğu için aynı zamanda kendini Konyalı olarak da hisseder. 1972’de İstanbul’a geldiği için İstanbullu da diyebiliriz. Bana ölüm haberini kökü Büyükkarapınar Köyü’nden olan üst düzey bir yönetici emeklisi olan Mersinli Özaydın YALÇIN haber verdi. Hüseyin Yaşat MANAV’ın ölüm haberini aldığım saatte Konya –Bozkır’da kayınpederimin defni ile ilgili çalışma yapıyorduk. Çok arzu ettiğim hâlde H. Yaşat MANAV’ın cenaze törenine katılıp son görevimizi yapma imkânımız olmadı.
Hüseyin Yaşat MANAV 17 Mayıs 1937 yılında Mut’ta doğdu. Babası Ali Manav Mut’ta tanınmış bir tüccardır. Annesi Zehra Hanım ise Hacı Metinler sülalesindendir. Annesi de babası da Ermeneklidir. İlkokulu Mut’ta, orta ve liseyi ise Konya lisesinde okur. Altı yıllık okul yaşamında okulun pansiyonunda kalır. 1956 yılında Konya Lisesi’nde mezun olur. Yüksek öğrenimini İstanbul Teknik Üniversite’de yapar ve 1960 yılında okuldan mimar olarak mezun olur.
Stajını Konya’da sonradan profesör ve dekan olan Mimar Hulusi GÜNGÖR’ün yanında yapar. Onunla olan dostluğu ölünceye kadar devam eder.
H. Yaşat MANAV, Babası Mut’ta oturduğu için iş hayatına Mersin’de başlar. Bir bale öğretmeni olan Bilsev Hanım ile Mersin’de evlenir ve üç evlat sahibi olurlar.
Mimar H. Yaşat MANAV, mimari alanda Mersin’de ilklerin adamdır. Onun adını taşıyan Yaşat Otobüs Durağı onun Mersin kentinde yaptığı işlerin başarısının onurlu bir belgesidir. Yine mimari alanda büyük bir başarı olan Yaşat İş Hanı onun eseridir. Türkiye’de ilk defa yürüyen merdiveni binalarda kullanan odur. O Mersin’de ünlü bir mimar olmuştur, artık oraya sığamaz. Büyük projelerin adamıdır, hayal gücü çok zengindir. Kafasındaki projeleri hayata geçirmek için 1972 yılında İstanbul’a gelir. KORUKENT mimari alanda ilkleri barındıran mahalle gibi büyük bir yapı topluluğu onun hayata geçirdiği büyük, büyük olduğu kadar ünlülere hitap eden bir eseridir. KORUKENT’te kültür, sanat, spor alanlarını iç içedir. Doğal doku bozulmadan, yeşil alanlar kıyılmadan ağaçlar arasında hayata geçirilmiş zamanına göre devasa bir projedir. O, kültürü, sanatı, sporu ve doğayı mimarı ile bütünleştiren sosyal yönü ideal dinelecek kadar kuvvetli bir mimardı.
Ben Yaşat MANAV’ı ERÇEV kurulduktan birkaç yıl sonra tanıdım. Bizim etkinliklerimize ve umumi toplantılarımıza isteyerek katılırdı. Sosyal etkinliği geniş bir yelpazede dağılmış olan rahmetli Yaşat MANAV, çalışmalarımızda ve etkinliklerimizde bize hep pozitif enerji verdiği gibi aynı zamanda burs verme konusunda da ilk başlarda hep yer aldı. O yalnız ERÇEV’de değil, Mersinliler Derneği’nde Karamanlılar ve Konyalılar Vakfı’nda hep o vardır. Yardım severlilikte öğrencilere burs verme konusunda hep ilk sıralarda yer almış değerli bir aydın kişi idi.
İstanbul’a gelince Hürriyet gazetesinin 19 Temmuz 2015 tarihli sayısında Darülaceze Vakfı’nın da kurcu ve bağışçı üyesi olduğunu öğrendim. Bir dönem yönetim kurulu üyeliği de yapmış.
Her yıl KORUKENT denilen büyük mekânda Konya Liselilere yemek verir öğretmen ve öğrencileri bir arada buluşturmanın mutluluğunu yaşardı. ERÇEV davetlerinin dışında yapılan bu yemekli ve BOĞAZ gezili yemeklerine bir iki defa ben de bulundum. Liseli arkadaşları içinde çok sayıda Profesör, General ve başaralı iş adamları ve siyasiler vardı. Paylaşmayı, misafirperverliği çok severdi. Yüzünde gülücükler hiç eksik olmazdı. Kompleksi olmayan, öz güveni yüksek bir kişilik yapısı vardı. Bir yıl önce çok yakın bir arkadaş grubu ile beni de tekne gezisine Bodrum’a davet edeceğini söylemişti. Bu projeyi gerçekleştirmesi kısmet olmadı.
ERÇEV ile olan ilişkilerini Yeşil Ermenek’te ve ERÇEV’in haber bülteni olan “Ermenek Vakfı’nın Sesi “ bülteninde yazmıştım. ERÇEV’e maddi ve manevi büyük katkıları oldu. Genel kurullarına katılmayı bir ödev saydı. Üyeleri çalışmalarda teşvik etti. Son yolculuğunda, bayram tatili olması nedeni ile ona görevimizi yeterli ölçüde yapamadığımızın üzüntüsünü yaşıyoruz.
Sonuç olarak, Konya, Karaman ve Mersin vakıf ve dernekleri yardımsever bir üyesini kaybetti. Umarım onun hayatta yardım kurumlarına gösterdiği ilgiyi bundan sonra onu çeşitli yönleriyle anarak adı geçen kurumlar gösterir. Hüseyin Yaşat MANAV dostları tarafından öldükten sonra da yaşatılmalı ve anılmalıdır. Ruhu şad olsun, Allah kabir azabından korusun.
19.07.2015. Hasan ŞİMŞEK
YAŞAT MANAV BEYİN KORUKENT’İ
Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu yakasından Karşıya geçerken köprünün bitiminde sağdaki eğimli koruda yer alan evlerin bulunduğu yere KORUKENT denir. Buranın yaratıcıcı Hüseyin Yaşat Manav, o bir Ermenekli. Babası Mut’a göçtüğü için kendini Mut’lu ( Mersinli ) olarak da kabul eder. Ama Mersin, Karaman ve Konya arasında dolaşır durur. Yani üçünden de vaz geçemez. Liseyi Konya’da okumuştur. Tüm Konyalı aydınlar onun arkadaşı ya da dostudur. O, 1950’li yılın başlarındaki lise hayatını Yaşat Manav şöyle anlatır:
“ Yatakhanemizde soba yoktu. Kışın – 17 dereceleri sobasız yatakhanelerde geçirdik. Soğuk yatağın içine girmek başlı başına bir hadiseydi. Hepimiz hazır olur 1,2, 3…diyerek hep birden aynı anda yatağa girerdik. Sonradan zangır zangır bir titreme. Yorgan ve battaniyeyi önce bir tarafımızdan altımıza koyar, sonra öbür tarafını sıkıca altımıza koyar kendimizi sıkıca sarmalanmış bir şeklide kalıp, başımızı da yünlü bir başlığa geçirerek sadece gözlerimizle nefes almaya yetecek kadar ağzımız ve burnumuz açıkta olduğu halde rüyalara dalmaya çalışırsınız…”
İşte bu şartlarda Konya Lisesi’ni bitirir Yaşat Manav, babası varlıklı da olsa kaldığı okul ve ülke şartları anlattığı gibidir. O yıllarda Konya Lisesi havalı bir lisedir. Mezunlarının hepsi Teknik Üniversite, Tıp Fakültesi vb birinci derecede tercih yapılan okullara öğrenciler girebilmektedir. Yaşat Manav bu yıl Konya Liselilerin mezuniyetinin 60 yılını ve Teknik Üniversite’ye girişinin 60 yılını arkadaşları ile birlikte KORUKENT’te 30 Mayıs 2010 Cumartesi günü kutladı. Arkaşları ile birlikte olup eski günleri yâd etmeyi tam otuz beş yıldır gelenek hâline getirmişler. Yaşat Manav Korukent toplantılarına sonraki yıllar
*İTÜ’den mimar arkadaşlarını,
*Mersinliler Derneği üyelerini,
*ERÇEV’i de bu gelenksel toplantılara dahil etmiştir.
*ERÇEV, birkaç toplantısını Korukent’te Yaşat Manav’ın himayesinde ve mekânında yapmıştır.
KORUKENT, alanında bir ilk ve iyi bir örnektir. Özgün bir yapılaşma özelliği vardır. Daha sonraki yıllar Korukent’ten esinlenerek yapılan mekânlar çoktur. Korukent, Yaşat Manav’ın mimari alanındaki önemli ve havalı eserlerinden biridir. Adı üstünde ağaçlar arasında bir korunun içinde, doğa ile iç içe konutların ve spor komplekslerinin bulunduğu bir sitedir. İstanbul sosyetesi tarafından aranan ve tercih edilen mekânların başında gelir. İşte bu yıl da Konya Liselilerin 1956 mezunları 39 Mayıs 2010 Cumartesi günü saat 10..00’de burada toplandılar. Yaşat Bey, konuklarını ağırlarken biraz yorulsa da eski anılar, fıkralar ve devre arkadaşlarının memnuniyeti onun yorgunluğunu fazlası ile aldı.
Sonuç olarak Sayın Yaşat Manav 60. yılların kutlaması bitmez diyor, ortaokulu bitirişlerinin 60 ylı, liseyi bitirişlerinin 60. yılı İTÜ Mimarlığın bitirilişinin 60. yılı hep birlikte kutlanacak diye arkadaşlarına mutluluğunu ifade ediyor. ( 1)
Yaşat Manav, Erçev’in çok değerli bir mütevellisi her yıl on öğrenciye burs veriyor. ERÇEV’in bütün toplantılarına da katılıyor. Kendisine Allah’tan sağlıklı ömürler dileriz.
31.05.2010
Hasan ŞİMŞEK
________________________________________________________________
Yaşat Manav’ı 2015 Ağustosunda kaybettik, Allah’ın rahmeti üzerine olsun!
Mehmet Bildirici İstanbul 14.06.2003
SALİH BALABAN
- Detaylar
- Kategori: Kim Kimdir?
- Yayın tarihi: Perşembe, 05 Mart 2015 10:29
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 2637
SALİH BALABAN
BİR ÖĞRETMENİN ERMENEK ANILARI (1 )
FRANSIZCA ÖĞRETMENİ
Ben bu öğretmenimizi hiç tanımadım. Yaklaşık üç ay önce Emekli Ast Subay Kazım Türkmen Bey Antalya’dan telefon etti. Meliha Berk hocamızla ilgili olan haberi okumuş ve duygulanmış. Telefonda bura da ( Antalya’da ) bir öğretmenimiz var. Siz mezun olduktan sonra Ermenek’e geldi. Ermenek’te çok öğrenci yetiştirdi. Onun da Ermenek ile ilgili güzel anıları var. Yazar mısın diye sordu. Ben kendilerini tanımadığım için yazamayacağımı ama kendi anıları varsa yazsın toparlasın ve yayınlayalım dedim. 25 Mart 20013 tarihinde beklediğim yazı geldi. O günlerde işim çok yoğun olduğundan zarfı açamadım. 11 Nisan 2013 günü yapmam gereken işimi bitirince zarfı açtım. Salih BALABAN
Şöyle yazıya bir göz attım, dikkatli bir imla ile yazmış. Yazının eklerinde fotoğraflar, masum bir yüzü, hüzünlü bir bakışı var. Tıpkı Obama’ya benziyor. Salih Balaban Bey’in Ermenek ile ilgili anılarını şimdi kendi ağzından dinleyelim:
“ 1965 yılının Eylül ayı ortaları ve başkent Ankara. Türkiye’mizin eğitim ve öğretim ordusunun yeni neferleri görev noktalarını bizzat kendileri belirleyecekler. Mezun oldukları okulun ( Gazi Eğitim Enstitüsü’nün ) büyük salonunda heyecan dorukta. Sırası gelen kurasını çekiyor. Edirne, Artvin, Hatay, Konya İzmir…
Bu hareketli geçen müthiş günün takibinde, Ermenek Orta Okulu Müdürlüğüne Antalya çıkışlı bir telgraf gelir.
“ Sayın Müdür Bey. okulunuza Fransızca öğretmeni olarak atanmış bulunuyorum. Konya’dan gelecek yolcu otobüsü ile şu …gün ilçenizde olacağım. Bilginizi ve ev konusunda yardımlarınızı rica ederim.
Salih BALABAN “
Devamla…
“ Yolculuk başlamıştır. İl gün Antalya-Burdur-Isparta-Eğridir Gölü-Şarkıkaraağaç-Beyşehir Gölü- Konya yol çok uzun sürdü. Bu gün ise çok kısa. Antalya- Alanya- Sarıveliler- Güneyyurt-Ermenek. Konya’da Garaj Otel’de konakladık. İkinci gün Konya-Kazımkarabekir -Karaman- Sertavul Geçidi—Mut –Göksu vadisine takiben son durak Ermenek.
Otobüsümüz Eski Garaj’da durdu. Konya’dan her gün tek otobüs kalktığından gidiş ve geliş saatleri belli. Otobüs garajı tam ilçenin merkezinde, gelecek yolcuları bekleyen çok insan vardı. Sırası gelen otobüsten indi. Bekleyenlerden bir kişi, sanki beni tanıyormuşçasına yaklaştı ve çok nazikane bir ifadeyle “ Bendeniz Ermenek Orta Okulu Müdürü Mustafa Adnan Göksu, ilçemize ve aramıza hoş geldiniz. Ne kadar memnun olduk bir bilseniz.. “
Ve kutsal görev başlıyor. Çevre okul, öğretim kadrosu, idari kadro, sınıflar, öğrenciler, veliler, ilçe halkı, tanışmalar, gülen yüzler, küçücük Pazar satıcı köylüler ve unutulmaz hatıralar… Nasıl mı? (Devamı gelecek sayıda ) .
SALİH BALABAN VE ERMENEK ANILARI ( 2)
FRANSIZCA ÖĞRETMENİ
“ Şüphesiz Ermenek Orta Okulu ile ilgili bütün sorunların çözümünde başta okul müdürü olan Mustafa Adnan Göksu geliyordu. O her sorunumuzla ilgilenir, problemlerimiz çözerdi, O bizim sorunlarımızla ilgilendiği kadar velilerimizin ve halkın sorunları ile de ilgilenir gecesini gündüzüne katarak çalışırdı. Ben ona kendimce, Şevket Süreyya Aydemir nezdinde “ Tek Adam “ derdim.
M. Adnan Göksu Ermenek’te başarılı hizmetler verdikten sonra Ankara’ya daha üst bir göreve Özlük İşleri Şube Müdürlüğüne çağrıldı. Burada olağanüstü çalışmalar yaparak öğretmenlerin özlük haklarını, sicil dosyalarını düzenledi. Bütün Türkiye’deki öğretmenlerin dosyaları tek tek onun elinden geçti.( 1 ) Daha Sonra Özlük İşleri Genel Müdürü oldu. Buradaki üstün başarısından dolayı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Özlük İşleri Müdürlüğüne getirildi. Burada da gecesini gündüzüne katarak devletimiz için insanlarımız için çalıştı, emekli olmadan Ankara’da vefat ( 1929- 1986 ) etti. Mezarı Ankara Karşıyaka Mezarlığındadır. Nur içinde yatsın.
M. Adnan Göksu Orta Okul’da Müdür iken Müdür yardımcısı da Naci Aydınlı idi. Onun Ankara’ya gidişinden sonra Naci Aydınlı okul müdürü oldu. Naci Aydınlı müdürlüğü sırasındaki ilk İstiklal Marşı töreni öncesinde, yüksek sesle “ Çocuklar! İyi dinleyiniz, bu fırından bugüne kadar çiğ ekmek çıkmamıştır, bundan sonra da çıkmayacaktır! “ ve de öyle olmadı mı?
Çok duydum öğrencilerin üstün başarılarını. Kazanmışlar, hepsi de bir yerlere gelmişler. Sağlıkçısı, eğitimcisi, iş adamı, emniyet görevlisi, ordu mensubu, öğretim üyesi vs. Bizler için, aileleri için çevre için, ülke için ne sınırsız gurur! Ne demişti önderimiz “ Ey Türk!, öğün, çalış,güven! “ Ata’nın direktifi buradaki uygulamada da en iyi şekilde amacına ulaşmıştı. Devamı gelecek sayıda.
SALİH BALABAN’IN ERMENEK’TE UNUTAMADIKLARI (3 )
FRANSIZCA ÖĞRETMENİ
Şüphesiz unutulamayanlar arasında Ermenek Orta Okulunun hafızası olan, okulun Yazı İşleri Müdürü Hüsnü Atıcı gelir. Başı ağrıyan ona giderdi, bize ağabeylik yaptı. Oğlu Hakan öğrencilerimizdendi.
Okul hizmetlileri hergün kapıda bizi abi-kardeş gibi bir aile ortamında karşıladılar. Ali Efendi ve Mustafa Efendi ve oğlu Yüksel.; sıcacık sınıflar, tertemiz ortam…
Okul Müdür Yardımcısı ve pansiyon sorumlusu iken herkes bana çok yardımcı oldu. Pansiyonda görevli iki ablamız sanki öğrencilerin anneleriydi. Bize de ikram ettikleri sıcacık çayları için teşekkürler. Etüt saatlerinde görevli öğretmen Rafet Akpetek, öğrencilere ağabeylik yaptı, bilgilerini pekiştirtti. Ne güzel yuvaydı o pansiyon!
Hatırlayabildiğim diğer değerli öğretmenlerimiz Meliha Berk, Mübeccel Sezer, Oya Doğru, Yüksel Üstündağ, Abdullah Dikici, ( Kardeşi Zübeyde ) Zihni Akman, Fikret Konakçı, Fazıl Aktaş, İbrahim Atan, Mahmut Odabaşıoğlu, Kadir Mert ….doktorumuz Erol Sezer.”
Öğretmenimiz unutma payı bırakmış ama Halil Cengiz ve Ünal Öztaş,; dışarıdan takviye amaçlı gelen Opr Dr. .Tevif Fikret Berk, Hasgül Atalık, Emin Alper, Abdullah Erdem, Av. Naci Köprülü,.. gibi öğretmenlerimizi de bu vesile ile yâd edelim.
“Naci Aydınlı, Haydar Gültekin aileleri ile aramızdaki “batırık ziyafeti “ trafiği devam etti durdu Antalya’da.
İlçede Anadolu Bakkaliyesi Yücel Öztaş ve Abdurrahman Pirgon beylerin hizmetleri; esnaftan Sayıcılar, Nadir Harani, Üstündağ Eczanesi sahibi Eczacı Sayın Mustafa Üstündağ,’ın bizlere yardımı, sanki aile doktoru gibi bir sıcaklıkta idi.
Sinema işleten İlhan Gür Bey,’in ( 1 ) bizlere, halka hizmeti, çok güzel filmler göstermesi, parası olmayan fakir çocukları biletsiz içeri alması gibi özelliklerinin yanında Sinema Salonu’nu 21 Mayıs 1965 akşamı için Okul’umuza ayırması, öğrencilerimizin sahneye koyduğu oyun nedeni ile oyun gecesi salonun alkışlardan çınlaması, velilerin coşkusu, evlatlarının sahnedeki başarısı. Aynı gecede iki oyun oya Doğru’nun sahnelediği “ Scapin ‘in Dolapları “ oyunu; İbrahim Soranlar, Ali Tapan, Hüsamettin Siverek ….ve benim sahnelediğim “ Ayşe Pınarı “ oyunu ; başrollerde Nuri Yaldız ve hikâyemizin bahtsız gelini Fadime Yeşilyurt ve Kerim Akdoğan’ın oyundaki başarıları ve seyirciyi etkilemeleri bugün bile belleğimizde taptaze duruyor. __________________________________________________
1) İlhan Gür, 1970’li yıllarda İstanbul’a göçtü. ERÇEV’in kuruluş aşamasında ve ilk yıllarında büyük emeği olan Saygın bir Beyefendi. Ermenek’te öğrencilere ve halka verdiği hizmetin bir benzerini İstanbul’da yapıyor.
SALİH BALABAN’IN ERMENEK’TE UNATAMADIKLARI ( 4 )
FRANSIZCA ÖĞRETMENİ
Not bu bölüme Necati Akpınar ve bir öğrenci grubu koyabilirsiniz.
Salih Balaban,1965-1968 yılları arasında Ermenek Orta Okulunda Fransızca öğretmenliği ve idarecilik yapar. O dönemle ilgili olarak unutamadığı bazı Ermenekli aile ve kişiler var. İşte onlardan birkaçı:
“ Lütfi Servi’nin babasından bir Singer dikiş makinesi almıştık. Hâlâ kullanıyoruz, iyi ki almışız, hep oraları hatırlıyorum.
Nuri’nin babası Emin Yaldız…hepsi iyi insanlar.
Akçamescit, Sipas Cami, Ulu Cami, buralardaki huşu; tarih öğrenim yuvası Tol Medrese, Maraspoli Mağarasına girilince o ürperti, Yaradan’a duyulan o şükran…
Dekaçatı piknik yerleri, Göksu Vadisi, Fariske, Güneyyurt, o yıllarda linyit maden ocaklarının işlenmeye başlanması ilçenin daha nice zenginlikleri…
Bir okul gezisi, Doğu Akdeniz, Mut-Silifke-Erdemli-Mersin-Tarsus-Adana-Seyhan Barajı , Mersin Tevfik Sırrı Gür Lisesi’nde konaklama, Adana Onbaşılara Restaurant’ta nefis yemekler yedik O yörelerin güzelliklerini gördük. Ama dönüşte biraz heyecan biraz korku! Mut’tan hemen sonra gelen Göksu Köprüsü bizi bırakmadı, nehir ağzınca taşmış geçit vermedi. Köprüyü dinledik, Mut’a geri döndük, şirin ufak sempatik insanların işlettiği bir otelde kaldık. Öğrencilerimizin disiplinli davranışı ve kurallara gezi boyunca uymaları bize ayrı bir gurur kaynağı oldu.
Değerli öğretmenimiz Salim Balaban, aklında kalan çok sayıda öğrencilerin adından bahsettikten sonra,
“ Ermenekliler, ailece bizleri bağırlarına bastılar, biz de kendilerine bir dönem misafir olduk. Hayat filmini sanki geriye sardım da o dönemi bir daha yaşadım, yaşaran gözlerle. Bahsettiğimi bu sevgili insanlardan, eğer ebediyete intikal edenler varsa kendilerine Yüce Mevla’dan rahmet diliyor, gönüllerimizde daimi kalıcı olduklarını kendilerine en hayırlı dualarla iletmek istiyorum
Bana mazideki hatıraları bir daha yad etmeme vesile olan sevgili öğrencimiz Kazım Türkmen’e ve diğer dostlara duyacaklarına inandığım “Yeşil Ermenek “ gazetesine içten teşekkür ederim.
Yöreden branşdaşlarım olan Hulusi Ergin ve Salim Çetinkaya’ya el sallıyorum.
Son olarak çalıştığımız Ermenek Lisesinin bugünkü eğitim öğretim ekibi için de en üstün başarı dileklerimi tekrarlıyorum ve kendilerine saygılar sunuyorum. “
Salim BALABAN