Anasayfa
GELEN BOZDU, GİDEN BOZDU!
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Cuma, 06 Ekim 2017 15:15
- Yazar: alidokur
- Gösterim: 1936
GELEN BOZDU,
GİDEN BOZDU!
Yazının başlığı TEOG ( Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş ) sınavı ile ilgili,
15 yılda 6 tane Milli Eğitim Bakanı değişti, işte sıra ile adları:
Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş, Ömer Dinçer, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz. Olayı bir gazetemiz yukarıdaki gibi özetlemiş:
1990’lı yıllarda Anadolu Liselerine Giriş Sınavı, sonraları AK Parti iktidara geçince Liselere giriş sınavı (LGS), Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS), OKS’den sonra 3 aşamalı Seviye Belirleme Sınavı ( SBS ) geldi ve en son olarak TEOG adında öğrencilerin Ortaöğretim Kurumlarına yerleştirilmesi için sınavlar yapıldı.
Şüphesiz ortaöğretim kademesinde iyi eğitim veren liselere çocuklarını hazırlamak için veliler, dün olduğu gibi bugün de ciddi anlamda bir yarışa girdiler. Uzun soluklu ve yılgınlığa varacak ölçüde sürdürülen bu yarış şimdi Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz’ın “…Bu sistemle evlatlarımızı yarış atı konumuna koyduk.” ifadesi ile noktalandı ve TEOG’nin kaldırılacağı ilan edildi.
Yukarıda açıkladık, Anadolu Liselerine Giriş, Liselere Giriş, Ortaöğretim Kurumlarına Giriş, Liselere giriş için Seviye Belirleme Sınavı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı başlığı altında, ortalama 1 milyon 200 bin öğrencinin gireceği sınavların adı değişti durdu, ama sınavlar bir türlü bitmedi. Bitmez de, çünkü ülkemizde farklı boyutta eğitim veren çok farklı liseler var. Bu liselerin bazılarına talep çok fazla. Talebi fazla olan liselerin içinde İstanbul, Galatasaray, Kabataş, Cağaloğlu, Kadıköy Anadolu liseleri gibi gözde liseler olduğu gibi, Robert, Alman, Amerikan Koleji gibi özel statüde eğitim veren yabancı liseler de var. Devlete ait Fen Liselerini de hatırlayalım. Bu liseler ve benzerlerine çocuklarını sokmak için veliler dün ve bugün olduğu gibi yarın da yarış içine gireceklerdir. Talep çok yüksek olunca, okul yönetimleri, ihtiyacı kadar öğrenci alacağından velilerin önüne bir engel koyacaklardır. Siz buna ister sınav, ister para bağışı, isterseniz nüfuz kullanma, ne derseniz deyiniz illa ki bir tercih engeli olacaktır..
Eğitimde zorlama ile birlikte davranışlarda biçimlendirme/şekillendirme vardır, eğilen fidanın önüne dik durması için dikilen destek gibi. Çocuğu kendi hâline istediği serbestlikte/keyfilikte yetiştiremezsiniz. Davranışlarını istenilen şekilde değiştirmek için bir mecburiyete sokarsınız. Ülkemizdeki ciddi eğitim kurumlarında ve yabancı okullarda bunu net olarak görürsünüz.
İlköğretim birinci ( 4 yıl) ve ikinci kademe ( 4 yıl )’yi bitiren çocuğa öğretmeninin ya da okulunun yönlendirmesi sonucu, senin yeteneğin bu kadar, sen şu okula gideceksin, senini yeteneklerin şu, sen o okula gideceksin şeklinde Almanya’daki gibi bir yönlendirme yapamazsınız. Henüz okullar ve veliler buna hazır değil.
Aynı ilçede bile okullar arası fiziki farkların ve eğitim kadrosunun/kalitesinin farklı olduğu gerçeği görülürse, örneğin yakın çevremiz olana Ermenek ilçemizden Ardıçkaya ve Tepebaşı gibi küçük yerleşim yerlerindeki ortaokullarda okuyan çocuklara verilen Türkçe ve matematik notları ortalaması ve aldıkları eğitim ile Ermenek merkezdeki bir okuldaki çocuğun Türkçe ve matematik notları ortalamasını, aldıkları eğitimi ve öğretmenin oluşan kanaatini aynı ölçüde yakalamak ve çocuğu o veriler göre liseye yönlendirmek şimdilik çok zor olacaktır.
Dün olduğu gibi bugün ve yakın gelecekte, ortaöğretim kurumlarındaki eğitim seviyesini iyileştirme adına eşite yakın getirmek çok güçtür. Bu nedenle şu ya da bu şekilde bir tercih olacaktır. Ama nasıl? Bir kuyumcu terazisindeki tartıdan daha hassas olan bu seçimin/sınavların yerine hangi kriterler konularak okullara öğrenci alınacak, şimdilik bilinmiyor. Bildiğimiz yıllardır sınavlarda sorulan soruların müfredat çerçevesinde sorulduğu, en kötü sorularla bile iyi yetişmiş öğrencilerin ön plana çıktığı şeklindedir. Dershaneleri kapattık, etüt evleri çıktı. Şimdi de özellikle büyük şehirlerde bire bir ya da gruplar hâlinde evlerde ders alma başlayacaktır, MEB’’in bugünkü şartlarda Anadolu Liselerinde ki eğitimi gözde liselerdeki seviyeye çıkaramayacağına göre tercihte ne gibi bir düzenleme yapılacağını bekleyip göreceğiz. Dileğimiz adil, öğrencinin başarısına göre bir düzenlemeden yana olmasıdır. 24.09.2017. Hasan ŞİMŞEK
SEBZE ÜRETİMİNDE DEVRİİM GİBİ YENİLİK!
- Detaylar
- Kategori: Köşe Yazılarım
- Yayın tarihi: Cuma, 06 Ekim 2017 15:13
- Yazar: hasan-simsek
- Gösterim: 1975
SEBZE ÜRETİMİNDE
DEVRİİM GİBİ YENİLİK!
Bildiğimiz gibi mevsiminden önce ve sonra kapalı alanlarda özel olarak yetiştirilen sebzelere sera ürünü, etkinliğe de seracılık denir.
Seracılık, genellikle Akdeniz ve Ege kıyılarında, sahillerde yaklaşık 30-40 yıldır yapılan bir etkinliktir. Kış mevsiminde, büyük kentlerde domates, biber, kabak, salatalık, patlıcan ve benzeri sebzeleri marketlerde bulmak mümkündü. Bu sebzelerin çeşitliliği ve miktarı her geçen gün artmış ve tüketim ve kazanç anlamında hızlı bir büyümenin olduğu normal bir gelişme olarak gözleniyor olmasına rağmen karasal iklimin egemen olduğu Sarıveliler ilçesinde 1200-1400 rakımlı yerlerde sera yetiştiriciliği ve ürünlerin Alanya halinde işlem görmesi bana büyük heyecan verdi. İşin hikâyesi şöyle özetlenebilir: Sarıveliler İlçe Tarım Müdürü Hüseyin İLHAN ilçe merkezine yakın bir köy olan Çukurbağ kökenli bir ziraat mühendisidir. Gökdere boylarında köylüler tarafından yapılan ilkel seraları inceler, bunun daha modern bir şekilde yapılarak ilçesindeki yüksek rakımlı köylerde de seracılığın olabileceğin düşünür. KOP İdaresi ile temasa geçer, KOP Yönetimi projenizi yapınız destek verelim derler. İlçe Tarım Müdürlüğü kolları sıvar, Alanya’daki sera tesislerini incelerler ve orada çalışanlarla temasa geçerler. Seracılıkla ilgili en yeni bilgi ve gelişmeleri toplayıp yörenin şartlarına göre projelendirerek KOP İdaresine sunarlar.
Projenin sahibi ve uygulayıcısı İlçe Tarım Müdürü Ziraat Mühendisi Hüseyin İlhan ve ekibidir. Artık Sarıveliler dağlarında/dağ eteklerinde yörede yapılan Çevlik Göleti nedeni ile sulama amaçlı su vardır.
Tarım Müdürlüğü, KOP İdaresi’ne 2016 yılında sundukları projede ilk etapta % 80 KOP destekli 9 tane sera tesisine onay verirler. Yapılan bu tesislerde bu yıl/ 2017 Haziran ayından itibaren domates, salatalık gibi sebzeleri yetiştirerek piyasaya sunarlar. Bu seraları örnek olarak alan vatandaşlar da kendi imkânları ile seracılığa başlar. Sera ürünleri artık ilçenin önemli ölçüde bir gelir kaynağı olduğu yakın gelecekte, yazın Alanya ilçesinin bazı kalemlerde sebze ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yaygınlaşacağı beklentisi var.
İlçe Tarım Müdürlüğünün sera projesi, ilçede büyük ölçüde benimsenmiş durumda önümüzdeki sene ilçe merkezinde ve çevre köylerde sayılarının hızla artacağı beklentisi var. Öyle ümit ediliyor ki, işi bilen çalışan insanlara sürpriz bir gelir kaynağı olmuştur. Ağustos ortasında normal şartlarda domates ürünü bile alınmakta zorlanan bir yörede Hazirandan Ekim sonuna kadar sebze üretimi sağlanması, kalitesi ve lezzeti yanında önemli ölçüde bir yeniliktir. En önemlisi de seracılığın merkezi olan sahil kesime yazın dağlık kesimden/yayladan domates, salatalık gibi sebzelerin satışa sunulması suyu yokuşa akıtmaya benzer. Önümüzdeki yıl seracılığın ilçenin kaderini değiştirecek olup olmadığı önemli ölçüde alınan ürünlerin değeriyle anlaşılacaktır.
Sarıveliler İlçe Tarım Müdürü Hüseyin İLHAN’ı ve ekibini kutlar, daha nice önemli yeniliklere imza atmalarını dilerim. 12.09.2017 Hasan ŞİMŞEK